HEP KURUYDU DUDAKLARIN
Demek aynı çekim ekinde
yan yana gelemeyeceğiz artık öyle mi? Hani önce öldürüp -kurşuna dizerek mesela giyotine sürükleyerek yasaklayarak hatta asarak- sonra iade-i itibar salıncağında sallayanlar var ya şairleri onlara özenmişsin belli ki Nereye diye sorardım ama tuttu Hafeza dilimi Sormadım bu yüzden “Nereye gidiyorsun yeni ulaşmışken ben ayırt etmeye slogan ile şiiri” Git -ki geç bile kaldın- ama unutma yelkovan değil belki ama akrep zehirli Merak etme kentin kulaklarına ulaşmaz usulca ağlayabilirim -evet bunu yapabilirim- Dert etme uyanmaz otobüslerin dışında hiç kimse rahatça gidebilirsin Git -ki geç bile kaldın- Beni bulmak ile birini bulmak arasında fark yokmuş gibi hissettiriyordu zaten elimi tutarken attığın adımların ve yanından geçerken araba camlarına astığın bakışın (Sütyenin görünmüyordu ve yakışıyordu sana sırtına inen saçların Bunu ilk araba söylüyordu zaten ve ben nedense inanmazdın O araba camları bilmiyordu hem sana hangi rengin yakıştığını Sorsan cevap da veremezlerdi neden açıkta bırakıyordun omuz başlarındaki kuş yuvalarını) Git -ki geç bile kaldın- Günahtı zaten yaralarına iyi geliyorum diye yanımda kalman kadınım Aşk bu değildi zaten -ve öpüşmek zevksizdi- hep kuruydu çünkü dudakların Oysa hepimiz yenilmiştik s/aklamaya çalışman boşunaydı o savaşlardan paramparça dönen bedenini Boşunaydı emzirmeye çalışman çoktan ölmüş bir hikayeyi Özleyeceğim evet ama zannettiğin gibi gömleğinin düğmelerini değil ya da göğsünün altındaki o ben’i Hayır Usulca yerine yatırmayı özleyeceğim kendisini rüzgara bırakmış zülüflerini Martıları çağırırken işaret parmağınla da simidi göstermeni Özleyeceğim çayını karıştırırken bardağın canına okumanı ve üşüdüğün zamanlar usulca koynuma sokulmanı… Git ki geç bile kaldın Hazırlanmıştır hepsi çoktan göçmen kuşların Özgür Saraç/Râzı 220822denizli |
Önce rengi kokuna müptela ettin
Gözleri denizinde meftun na döndüm
Sohbeti ahangine mahkum ettin
Latife i iltifatın la sarhoş oldum
Deyiverdim
Saygılarımla