İMLASIZ UÇUP GİDENÇANTA Oturuyoruz ben ve güya sen şu topal masanın birbirine en uzak kenarlarında Aslında sen olmadığını biliyorum o sandalyede oturanın çayı öldürmek ister gibi karıştıranın şu serçeleri gözlerinin içine kapatanın Biliyorum çünkü sen buraya gelmeden önce -hep yaptığın gibi- kendini o çantanın içine koydun YOL AYRIMI Günlüğünde adımın olmadığını biliyorum en fazla “bugün biriyle…” deki biriyim Ama zilinde parmak izim var ve seni o yatakta terlerken öpmüşlüğüm Günlüğünde adımın olmadığını biliyorum Unutmadım ilk selamlaşmamızda ölmüştüm Ama aynı sigarayı içmişliğimiz var ve sırtındaki doğum izini görmüşlüğüm Şimdi sen seç bu yol ayrımında ayaklarım hangi tarafa yürüsün AZRAİLİN KULAĞINI ÇINLATMAK Öfkeliyim şimdi biraz ölümden konuşalım Yok hayır o çantayı neden aldığını konuşmak istemiyorum biliyorum çünkü sıra o topuklu ile rüzgara koynunu açan eteğe de gelecek Ölümden konuşalım Azrail’in kulağını çınlattık mı çok geçmez yatışırım sonra - el mahkum - seni bağışlarım KİLİTLİ Hangisi daha zor çözemedim Tuzağından kurtulmaya çalışmak mı ucu açık kelimelerinin Aklanmak için atlamaya çalışmak mı engelinden mimiklerinin Bu konuda bir ayet de yok ki cevabı bileyim Yetmezmiş gibi bir de beni sınırsız volta hakkı vererek göğsüne kilitlemişsin BİR KUŞ PENCEREMDE NAKARATI BEKLİYORSA Aslında misket oynayasım var kuruttuğun gülleri nereye gömdüğünle ilgilenmiyorum ve Münevver teyzeye ne söylediğinle de Tofranil 10 candır Mayıssa üstüne hava kararsızsa ayaklarımı uzatacak bir sehpa -üzerinde kül tablasına da biraz yer- varsa bir de Aşkın Nur Yengi’yi seven o kuş pencereye konmuş nakaratı bekliyorsa elindeki biletin göğsüne hangi şehrin ismini yazdırdığınla ilgilenmiyorum Tofranil 10 candır gerisi hikaye İMLASIZ UÇUP GİDEN Şiir yazmak ve evet kusmak da bir konuşma şekli susmak gibi Sonuçta kuşlar da gidecekleri yere imlasız uçuyor senin gibi… Özgür SARAÇ / Râzı 200622Denizli |
ve evet kusmak da
bir konuşma şekli
susmak gibi
Sonuçta kuşlar da
gidecekleri yere
imlasız uçuyor
senin gibi… final müthiş