DELİNİN BİRİ BİR GÜN / İÇİNDEN TOPUKLU ÇIKAN KAHVEİlham yoktu günlerdir yoktu zilli ya yolunu kaybetmişti ya da beni terk etmişti Zaten ucuz bahanelerle giden Havva’nın kadınları gibi giyinmeyi severdi Kalemim de kendisini giyotin zannediyordu bu aralar -Robespierre sendromu- belli ki psikolojik bakım vakti gelmişti Kalktım penceremi açtım bu cümleyi kurmak kadar kolay açtı pencereyi ellerim Hazır ellerim becerikliyken şairliği bırakıp hamak yapabilirim ya da kelebek kozası örme işine girebilirim -hayır kedilere Allah demeyi öğretme işi olmaz ben köpekçiyim- Bir kuş gördüm -göç zamanıyken bu ne şimdi- yağlı urganı ne güzel taşır dediğim ağaçta gördüm Halay çekecek dal arar gibi yürüyordu belki de çakralarını açmak için sabah sporu yapıyordu -fark ediyor muydu acaba yaprakların saçlarını öpüp öpüp durduğunu- Gel dedim kıyısına kon şu penceremin birkaç kelam edelim Göğsüme kon derdim ya orada çok gürültü var rahat edemezsin Geldi –hepi topu avucumun içi kadar bir şeydi- Adın ne dedim belki ilham gelir sana şiir yazarım Adımı boş ver dedi senden iki isteğim var -üç dilek hakkı da verir mi diye bekledim başım darda bu aralar - 1- Ben ananaslı soda severim yoksa bul getir 2- Çok üstelesem bile benimle iddiaya girme kazanamazsam ağlarım çünkü gözyaşlarımı silemezsin o kocaman ellerinle - tam pembe çok yakışmış diyecektim cümlemi geri çektim noktalama işaretleri eksikti ve o da bunu kazanabileceği bir iddiaya sürükleyebilirdi hem zaten üç dilek hakkı da vermedi – Eyvallah dedim ananaslı soda bulurum ve iddiaya da girmem sonra sustum Hayatım boyunca nokta ile kapatmak istemediğim her cümlenin sonunda sustum Susmanın da harfleri var benimkiler ikinci el ama idare ediyorum Sonra zaten dedim mecalim de yok zira bu şehrin tüm eskitilmiş caddelerini ve terk edilme hikayeleri ile boyanmış parklarını ve öpüşülmüş ağaç altlarını ve yamalarla dolu kaldırımlarını çekmecelere tıkıştırıp durmaktan yorgunum Şöyle yanına uzansam sahi ayıp etmiş olur muyum -tamam asıl planım başımı dizlerine koymak ama anlamamış gibi yap ne olursun- Neyin var der gibi yüzüme baktı ya da ben öyle arzu ettim ve uydurdum Senin dedim gözbebeklerin var akarsuya benzeyen dudak kıvrımların ve güzel bir boynun Bir de bana bak giyotine özenen bir kalem kuyuya dönüşebilen bir masa sahip olduğum Aynı döngüde sürükleniyor alınyazım prozac ninni söylemese uyuyamıyorum Düşün şu kedi bile benim değil Saksıdaki çiçekleri ev sahibi kiradan düşüyor diye suluyorum ve insan Turgut okurken ölür mü be ben kıskançlıktan ölüyorum Yağmur yağacak dedi gökyüzü dudaklarını siyaha boyadı yine -yağmur gitmek için iyi bahane anlamamış gibi yapma hakkımı kullandım öyle ya üç dilek hakkımı vermeden nereye - Yolda yakalanırsan dedim kanatların ıslanır ve yorulursun risk alma bence Benim daha iyi bir fikrim var Ananaslı sodayı boş versek sen az şekerli kahve yapsan belki içinden sana topuklu çıkar bana da biraz ilham… Özgür SARAÇ / Râzı 110622denizli |