Yoktu güneş yüklü baharlar
Adım adım yürüdüğün kitaplarımın ayraçları üstünde duruyor hala...
Benden bir hatıra olsun sana diye bir yaprak koymuştun hani, Sararmış sayfaların arasına. Dümdüz olmuş, kurumuş bir kağıt hissinde, Eskiyip yıllara... Bir klarnetin sessiz ağlayışlarına bıraktığım kötürüm asırlar, Kimsesiz kelimeler evinden çıkagelir sanki, Üçyüz yıl geride bıraktığım kahırlı hissiyatlarıma. Kırık pencerelerin, Gözü yaşlı, Çürümüş, Nemli pervazlarına iliştirirdim korkarak, Rüzgara mağlup çınar yapraklarına karaladığım şiirlerimi. Yağmurların altında, Sırılsıklam alevlere teslim olurdu içimin garazkar tortuları... Gelmezdin sen! Beklerdim sokağın karanlığı çökene kadar hayalini. Nicedir ağıtlara düşman oldum bilir misin sevdiceğim? Sazlarımı kırdım, yaktım... Kopardım gönlümün tellerini... Dokunamadı o günden sonra mızraplar bir daha yüreğime. Gecelere bırakmadım bağrı yanık türküleri... El el diyarlara sürdüm tüm ahları vahları. Yoktu içimin hazanlarına çare, Yoktu güneş yüklü baharlar... Yoktu sırt üstü uzanıp seyrine daldığım yıldızlar... Yoktu artık kuruş kuruş biriktirdiğim umutlar... Çünkü, Yoktun sevdiceğim, Yoktun artık sen, Sen yoktun... |