DahliaBir düşü camdan güneşe tutturunca sırtım Gittiğim kelimeler aynı şeyi söylediler odama... Türlü renkte çiçek açarken su besteleri Üşüyen aklım gül yapraklarında sevda kokladı Dahlia.. Yalnızlığı kabuğuna çeken Kaç mevsim geçti yüreğimin içinden. insek ya aralık pencerelerden kentin ağaçlar fısıldadığı bahçeye.. Ay terli camları dudak buzuyla silerken En son orda kalmıştı ellerim En son orda... Sıyrılırken etekler sesimin ilmiğinden Parmakları saç tellerimde çocuklar Ve ayağımın pasını bir gözün bebeğiyle yıkayan güneş.. Düşerken sokaklara kilitli taşlar ve saatli kurallar Hani herkes kaskını taktığında Anahtar deliğinden adasına dönenler Onca duvara rağmen O kadar iyiydi bahar.. Dilimden düş damlayan merdivenler Şimdi hangi yalnızlık ikizlese beni Şiirlerimin yüzü ve sesi Dahlia.. insek ya aralık pencerelerin derin uykularıyla mutluluk yağan deniz kuşlarına.. Durdurun! Göktaşı büyüklüğünde geceleri Sus kıyılar ve ırmaklar Var... ..... |
Şiirin başlığı dikkat çekince hemen baktım nedir, ne anlama geliyor diye.Yıldız çiçeği ya da dalya çiçeği olarak geçiyormuş.
Ayrıca "Evrenin bütün sırlarının saklı olduğu tek bir çiçek olsaydı bu kesin Dahlia olurdu" diyenler varmış. Yaprak ve çiçeklerindeki nizamı hayran bırakmış hep kendine bakanları.Tadı da pek hoşmuş.
Kulağa da hoş gelen bir kelime ve şiirin muhteviyatına da pek yakışıyor.
Parlak bir gülüş, neotik bir göz kırpma.
Arkasında muhteşem bir ihtişam olabilir mi acaba?
Ya da giderek derinleşen bir kalbin ritmik büyüsü, ruhun tatlı bir manzarası?
Genelde sevgilinin gözlerine benzetilir ya hep yıldızlar. "Yıldız gözlüm" gibi meselâ.
Karanlık çöktüğü vakit açarlar sadece.Onun için bir dost benzetmesi de yaparlar.Karanlıkta yolunu yitirene bir ışık bir yoldaştır onlar.
Bazen alabildiğine bir uzaklığı bazen sönüklüğü bomboş bir hayatın renksizliğini de ifade etmek için hissiyatın dublesine dahil edilirler.
Nasıl ki gözler mutluluktan ışıl ışıl parladığı zaman yıldız çiçekleri açıyorsa,
Suya kestiği zamansa türlü renklerde yani türlü türlü acıya maya olduğu zamanlarda tomurcuğa duran gözyaşları boncuğu da tıpkı bir yıldız damlacığına benziyor değil mi
Tabiki şairin o anki düşüncesini ve duygu yoğunluğunu kimse bilemez.Kapı her zaman açık değildir çünkü.Şairinin kimseyle paylaşmak istemediğı bir gizi de olabilir, kim bilir!
....
Aklı üşümüş, üstüne yalnızlığı çöktüğü vakit insanın, bir yıldıza, onun rengine ve ışıltısına , sıcacık bakışına su gibi, ekmek gibi ihtiyaç duyuyor, bu kesin..Ve onu içinde boğulduğu derinliğinden çıkaracak bir ele de ayrıca ihtiyaç duyuyor.
Kendi mevcudiyetini kavrayan her insan mutlak o kuyuya düşüyor, yalnız kalmanın bilinciyle tanışıyor.
Melankolik haller, yasaklar, toplum önünde anlaşılamama, sosyalliğe ayak uyduramama gibi etkenlerin bir sonucudur bu. Bazen herşeyden koparıyor bazen de sımsıkı sarıyor hayata..
"Dahlia"
Düş bahçelerinin yıldız çiçeği
Gecenin sevda kokan gülleri
Çoğu kimse göremese de koklayıp içine çekmese de kokusunu,
Var onlar..
Ulaşmak zor olsa da, hemen yanıbaşınızda.
.....
Eyvallah şiire ve şaire.
Tebrikle
Tebessümle.