Çalgısından mahrum bir sazende
Belki böyle bir şey değildi manası hayatın...
Kimi yoklukların azabına sarmalanmış, Kimi sanrılara mahkum kalmış... Değildi ama hiç, böyle siyahlara bulanmış, Oysa, nicedir gecenin ağırına giderdi de, Yalınayak bulutlara serkeşî kaçışların, Yine de değildi içimde hiç böyle, hadsiz, arsız yangınların. Bir sızıntının kopuşlara araladığı gibi yarıkları, Göğün belki, vaktin feryadına kastı. Oysa hala göğsümde çarpıntıların var, Hala yüreğimde çalgısından mahrum bir sazende, Aşkından lal olmuş, avare ıslık çalar. Mavisini yitirmiş, yabana huysuz nazarlarıma, Gecesinden kopup gelir nedense artık hep, aheste rüzgarlar. Aklımda mahallini unuttuğum senden kalan meçhul sonbaharlar, Kalbimde bilmem kaçıncı fasıldan kalma ahlar, Yığılır bir külçe gibi sararmış yüreğime, Mevsimine nadan, kuraklığa mahkum yapraklar. Bir mıh gibi işliydin oysa ahıma, Ve bir yazgı gibi taşıdım ben, hep seni alnımda. Var mıydı, bir firarı bu içimdeki çıkmaz sokakların, Var mıydı arafında bilmem, ben gibi senin de buhranın? Belki böyle bir şey değildi manası hayatın, Belki bir kabustu bana bıraktığı zalimce, yıllarımın, Bilmem, nasıl infilak etti içime nihayeti hazanın. Nasıl söner bilmem, Bu yüreğimdeki zalim, fersiz, harsız yangınların... |