Tenime asılmaları var ölümünkaranlık çözümü ışığın gözünde telaş her yanda aydınlık her yanda sessiz bir zulmet… ölümcül sancının ardından doğdu titreyen baharlar, giz gibi dokurken toprağı sımsıkı sesler dağın mor yamaçlarında sızlandı duvarlar dayanıksız acıydı bedenleri soluğundan su içilemeyen unutulmuş anıların kesik yaşamı çağıldayan seslerle öldünüz sandığınızda gül kurusu taneler bayat birazdan ince bir rüzgarla döküleceksiniz sizi kuşlar okşayacak... şimdi herkes gibilerin içinde tenime asılmaları var ölümün gördünüz mü aynada soğuk yüzümü ve darmadağın saçlarını günün dert gölgelerin salkım köklerinde yarılırken bulut kaybetmiş olacağım upuzun yokluğu ıssızlık kulağıma ne anlatırsa anlatsın en zorundan başlıyordu hayat denize neden indi üzümler aklın uykularına mı yattı gecede hilal yağmuru dinleyin bir anları içiyor hüzünler yere çıplak ayakla basan çocukluğumu hiç unutmadan tenime yapışan serinlikten kalkacağım Anne tomurcuklar büyüyecek aklımın keskin yüzünde. ahh biraz otursaydın fırsatlarımda sevda izahını yapacaktı tarihin şiddetli haykırışı ahh yeryüzü arlandığından beri taşlar secdede her dem huzura damlayan nağmedir sanma ki düşler bu heves geçici kılındı ki, göçler inançlarıyla süzüldü şafağın omzundan bak, aynada zaman çatmış mı kaşını inatla bu ağacı seyret hep gölgeliyor karanlığı dalında lekesiz umut güneşin sarılmalarında gördüm kaldırımları ilk adımı bu oldu sokakların içinde yolcuları içinde selamları içinde yaban keçileri göğün uzun damarlarında fırtınalar söndürülemez bir yangınsınız siz ağır gemilerle gitmemiş miydiniz sabahtan hangi iklimle yalpalandıysanız rüyalarıma güneşimde kendinizi buldunuz sürtünün her bir kıyıya yalnızlıklar tek başına yaşanmaz karanlık çözümü ışığın gözünde telaş her yan aydınlık her yan sessiz bir zulmet… .... |
çözümü ışığın
gözünde telaş
her yanda
aydınlık
her yanda
sessiz bir
zulmet…
ölümcül
sancının
ardından doğdu
titreyen baharlar,
giz gibi
dokurken
toprağı
sımsıkı sesler
dağın
mor yamaçlarında
sızlandı duvarlar
dayanıksız
acıydı
bedenleri
soluğundan
su içilemeyen
unutulmuş
anıların
kesik yaşamı
çağıldayan
seslerle öldünüz
sandığınızda
gül kurusu
taneler bayat
birazdan
ince bir rüzgarla
döküleceksiniz
sizi
kuşlar okşayacak...
şimdi
herkes
gibilerin içinde
tenime
asılmaları
var ölümün
gördünüz mü
aynada soğuk yüzümü
ve darmadağın
saçlarını günün
dert gölgelerin
salkım köklerinde
yarılırken bulut
kaybetmiş
olacağım
upuzun yokluğu
ıssızlık
kulağıma
ne
anlatırsa anlatsın
en
zorundan
başlıyordu hayat
denize
neden indi üzümler
aklın
uykularına mı yattı
gecede hilal
yağmuru dinleyin
bir
anları içiyor
hüzünler
yere
çıplak ayakla basan
çocukluğumu
hiç unutmadan
tenime
yapışan
serinlikten kalkacağım
Anne
tomurcuklar büyüyecek
aklımın
keskin yüzünde.
ahh
biraz
otursaydın
fırsatlarımda sevda
izahını
yapacaktı tarihin
şiddetli haykırışı
ahh
yeryüzü
arlandığından beri
taşlar secdede
her dem
huzura
damlayan nağmedir
sanma ki
düşler
bu heves geçici kılındı
ki,
göçler
inançlarıyla süzüldü
şafağın omzundan
bak,
aynada
zaman çatmış mı
kaşını
inatla
bu ağacı seyret
hep gölgeliyor
karanlığı
dalında
lekesiz umut
güneşin
sarılmalarında gördüm
kaldırımları
ilk
adımı
bu oldu sokakların
içinde yolcuları
içinde selamları
içinde
yaban keçileri
göğün
uzun damarlarında
fırtınalar
söndürülemez
bir yangınsınız
siz
ağır gemilerle gitmemiş miydiniz
sabahtan
hangi
iklimle
yalpalandıysanız rüyalarıma
güneşimde
kendinizi buldunuz
sürtünün
her bir kıyıya
yalnızlıklar
tek başına yaşanmaz
karanlık
çözümü ışığın
gözünde telaş
her yan aydınlık
her yan
sessiz bir
zulmet…
Mükemmel eserini sevenlerin birde bu tarz okuusnlar istedim üstadım,,
ilhamın bol olsun,aynı güzellikte olsun