Fenerbeyaz ve kızılın renginde dalların rüzgâr kokan hışırtısı iki gözümün ağrısına biçimler çizerken kokladığım çiçeklerden çöl’e tüy kaçar yol bu yokuşlara pencere sürer sarar kenti dağ karanlığı fener parmağımın ucunda ağaç tepeleri uğultuların geceye ak doğumu ve utangaç bir çoban sesi bahçesinde sabrın daracık yolların boy veren kıvrımlarında saksı ay uysallığında yasladım gövdemi camlara nabzıma dolaşan toprağın mayasında soluyorum ellerimi gözleri açık giden kuyuların odalarında sokaklar.. gurbete ç/ekiliyorum bir imgeye düş vurur bir çanağa su verir gibi soluğumda yaşam gümüş yelkenlere binip gecede yıldızları sayıyorum ah benim esinli uykumun cenk türküsü ırmaklar uzat yorgun damarlarıma bahçede giz gökyüzü söylencesi kuşlarla sesimi bağırır yeryüzüne yol bu yokuşlara pencere sürer sarar kenti dağ karanlığı fener ...... |
bir geveze özlemdir
hakikat misali
usul usul söner fenerler
Bir kızıl gece doğumu
battığı yerden çıkar gölgeler
Yokusa acilan pencerelerde
Her şiir, kendimiz ile yasama sanatı
Ben
onun aydınlığı
Kendimin karanligiyim
Der gibi.
Selam ve sevgi