5
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
773
Okunma
sessizliğin karanlık mürekkebi
tılsımlı kumaş
kuyusundan kör saatleri çıkaran
yıldızlı gök
tay satırları ikindilerin birçoğu
nesnelerin kabarığı konuk olan
gölgeler..
kimsesizliğin şiir yonttuğu çabada
zamanın birkaçı
sonsuz uçurumların siyah çoğalmalarında
öteki yüzü ölümün ve
felsefesi hiçliğin
Oy ben ölem,ölem de nereye gidem
susan derinliklerin incelikli kakülün’de
ay kızı
yılların kayığı kaderin sureti
sema gövdesinin martı kondusu
tenimde katığı yaraların
Ki,insan ruhuna aşk olur
kıyametin koyu is’inde..
önce bulutlar gizlenir
sonra bahar yağmuruyla
hanlar açtırır
nasır bağlamış
hududa...
ayakların mimoza camlı sesleri
yahut perdesi çekilmiş odaların
ince oklu loş’u
uzanır işte toprağın yüzüyle
yüreğimin fanuslu sırtında
buğdaya..
k/anar göğsümün mavzerine
çöl şarkıların saf mısralarıyla
ben hiçbir şey bilmiyorum
sadece içinden geçiyorum
parçaların
Oy ben ölem,ölem de nereye gidem
takvimlerin sandıklı balkonlarında
bir yıldız gibi akarken mevsimler
ve sararıp uçarken dokusunda
güneş fermanlı şarap
çökelim bir menzile
aşk ve ay/lar ölür gibi uyurken
nasıl geçiyor zaman
okuyalım aynalardan
.....
5.0
100% (9)