Kanatgöçlenirken tek bir çoğa gün yapraklarıyla titrer yüzümün zambaklı beyazında yol ki ölüm çeşme başlarında taze mühürken rüzgârın uğultusunda soluğum bahçe çiçekleriyle gezer kıyısında yıldız dokulu ağaçlar genişleyen akşamlarca uykusuna çeker beni vakitlerin parmakuçlarında sesler ve renkler çıplak atlarla yırtıp karanlığı göğün nal yılkısıyla şurama çağırır duyarım.. yol ucunda uçan kanat dünyanın ortasında kızıl çember döner uzun yağmurlarca sırtımda kuytu bir su ışık kadar temiz harflenir düşlerime bir yerdeyim gözümün nurunda topal gölgeler aydınlık mayasıyla havalanır ardından kuşlar göğsümde rüzgarla.. yalnızlığın güneşiyle incecik yalıyorum pencere kenarlarını tutuyorum ayazını dalın geçiyorum karanlığı böyle sıcak ..... |