Bulanık camKaranlık en akıllı dağlardan tek gövdeyle örttü sessizliğin kalabalık yüzünü.. yerin bağrına saplanmış çoğalmışlığı küçültüyor içimden geçenlerin içi susmanın beklemeli sözleri konuştuğunda olduğum yeri yokluyor güncel bir sığlık da düş -eteğine takılıp düştüğümdü yoğun sis- gözleri kapalı ay beşiklerinde duvar çocuklarının yosun tutmuş çizgiler ip atlayınca kiminin boyu siz kadar ağaç kiminin ağlamaklı gözleri çekingen bir güneş Zıp..zıp.. ha bire yerini değiştirdiğinde gölgeleri eller sırtladı dallar annemin omuzunu hep öyle durdu kırık gülüşler düz duvarda O sıra ben yoktum bulanıktı cam bir şiirin köpüklü dalgasından yıldız topluyordum gözümün dünyasında parlak mercekler derince kuyu Girdi içeri geniş omuzlu dik duruşlu uçurum denizi,gurbeti,boranı en uzak kıyıları getirdi bana en yakınım oldu sevgilim birleşti elime sonsuzluk tüm doymuşluğuyla ... |
uzun bir cinayet aslında biliyor musun şair,
yazdıklarımız, yaşadıklarımız yada yaşayamadıklarımızla önümüze düşen. şiir zaten baş belamız, olmazsa olmaz, yazmazsak nefes bile alamayacağımız...
sıratlar içinde dünyalar geçip,
şiiri ve yazanını anlamak.
anlam katıyor şiir okuduğuma elbet.
eyvallah.