DUDAĞIMI ISIRAN ZÜMRÜDÜ ANKASen dudağımı ısıran Zümrüdü Anka değildin Kuşların terk ettiği yuvalarda gezen kasım gibiydin Çiğnenmiş dudaklarda geziyordu ismin Ben farklı yordum da seni Aşka benzedin Sen meleklerin yağmur damlasıyla yıkadığı bir ben değildin Dalgaların ele geçirdiği kumdan kaleler gibi yağmalanmış tarumar edilmiştin Ben farklı yordum da seni Meleklerin toplandığı yer oldu gamzelerin Sen aşka çıkan ayak izi değildin Ebabiller yemin etmişti parmak izlerini silmek için ki kimliği belirlenemeyen cesede dönecektin Ben farklı yordum da seni Peşini bıraktı Ebabiller bedeninin Sen saçlarını ay ışığı ile bağlayan bir yâr değildin Tuvalde yarım bırakıldığı için ağlayan fırçanın insafındaki siyah beyaz resim gibiydin Ben farklı yordum da seni Kararmış gökyüzünden korkmamayı öğrendin Sen giyotinin keskin yüzü idam cümlesiyle kırılmış kalem hüznüydün Zarın diline düşmüş tavla pulu ecelin avucundaki kibrit kutusuydun Üşüyen bir ağacın kurumuş yaprağı şehrin zamana yenilmiş çıkmaz sokağıydın Hatırla Terkedilmiş yüreklerin - çiviye benzeyen - sığındığı şarkıydın Sen yazdığım en güzel şiir değildin Küçük bir bilgi kırıntısı yahut zayıf bir delilin bile yoktu buna inanman için Aslına bakarsan kullandığım harflerin gölgesinde bile değildin Ben farklı yordum da seni Kendini yakmadan aşka belendin… Özgür SARAÇ/Râzı 06042020Denizli |
her üşüyen ağacın altına
bir şair ceseti
yeniden doğmaya hazir
harika bir şiir okudum
teşekürler Şair_