Okuduğunuz şiir 14.4.2016 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Tövbe
Bina kurmak istedim yemyeşil bir alana İsyan bayrağı çekti yerdeki fesleğenler Gerek yoktur dediler ne siteye ne hana Kırılsın söken eller dalımıza değenler. Muhammed’in kokusu içimizde yaşıyor Bazen rüzgâr esiyor herkese ulaşıyor Sünnet-i seniyyenin tutarak kanadını Salavatla anıyor ümmet O’nun adını Nebi’nin kokusunu ileten elçileriz Hizmetimiz beşere bahçede bekçileriz.
Ümidim kesilince bir ormana yöneldim Dedim ki ağaçlara; talibim topraklara Kazanmak istiyorum sizden almaya geldim Ceplerim dolu bu gün veririm bolca para. O kâğıt parçaları gövdemizden yapılır Biz sadece yanarız insanlarca tapılır. Rüzgâr eser zikreder O’nun için yapraklar Yok olmasın yeşiller bize kalsın topraklar. Anladım kabul ettim ormandan da fayda yok Manevi aşk diyorlar maddeye gözleri tok.
Issız yolda yürüdüm kendimle konuşarak Duydum dedi ben seni omzuma vurdu rüzgâr Diyordun ki vermedi toprağı yeşil yaprak Çekil git buralardan sana türlü engel var. İnsan değil ki onlar unutmayı bilmezler Severlerse bir defa para için silmezler. Benden de medet umma sana umut veremem İnsansın en nihayet düşünceni yeremem. Muhammed’e ayrılmış gönlümüzde köşkümüz Ölsek de bitmeyecek O’na olan aşkımız.
Taşların gölgesinde rastladım bir mantara Karıncalar geziyor kırışık eteğinde -Ağaçlardan istedim vermedi biraz kara Sınırı oluyormuş dileğin isteğin de. Peki, sen verir misin gövdendeki zehirden Kurtulayım içimi harabe eden kirden Dilenmekten usandım gidip evde içeyim Bana göre değilmiş bu dünyadan geçeyim. Yüzüme baktı bir an kahkaha attı mantar “Muhammed düşmanına ancak yetecek kadar.”
Devam etti yeniden; “Yaşayan göçer elbet Süleyman’a kalmayan dünya kime kalır ki Kur’an’ı oku anla tevbe-i istiğfar et Düşünmeden inanan bedelini alır ki. Ekmeğin bereketi değil midir Besmele Sonuçta sevinirsin her işinde çek hele Ebu Leheb öldü de pek çok ona benzeri Dolaşıp duruyorlar berbat edip her yeri.” -Tövbeler olsun Rabbim aklım yok mantar kadar İnancı olmadıkça neye yarar hükümdar…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Tövbe şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tövbe şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ablam geç geldim kusura bakma ama gelmez olaydım en azından yorumlara bakmaz olaydım dedim. Bu kadar güzel manevi kokular saçan bir şiir ve maalesef yine birilerinin Afet Kıratla hesaplaşma, altında ezildikleri güçlü bir kalemi alt etme çabaları.
Takma kafana ablam bu sitede yaklaşık on yıldır varım ve sen bu sitenin gülü hecenin ecesisin. Ben şiir adına senden çok şey ögrendim keşke bazıları şiirlerini husumetle degil de güzel duygularla okusa, belki onlar da birşeyler öğrenir.
Tebrik ederim ablam selam ve saygımla.
(Mustafa Çetiner) tarafından 4/16/2016 12:41:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
tebrik ederim can-ı gönülden seni uhrevi şiirlerde görmek beni heyecanlandır dı darısı naat yazmaya . başarıların daim olsun.. aynı şehri paylaşmaktan ve tanımaktan onu duyduğum usta kalem ... selam ve muhabbetlerimle
Kutluyorum Afet Hanım. Ben müziği kapatıp okudum şiiri. Açık olunca şiire odaklanamıyor insan. Koymasanız sanki daha iyi olurmuş gibi. Elbette yazma gücünüz hiç azalmasın. Kimseninki azalmasın. Yorumlardan takip ettiğimiz kadarıyla şiirin doğasına ters işler olmuş. Hececiler arasındaki bu çekişmenin manasını çözmek belki de imkansız. Ama hiç yakışıklı şeyler değil bunlar. Kim kimle niye uğraşır ki şu sitede? Kalp kırmak hele hele...Ne kadar tuhaf.
Yaklaşık on yıldır farklı sitelerden birçok şiirini okumuşum Afet Ablanın. Çizgisini hiç bozmamış, hep daha iyiye doğru ivme kazanmış bir kalemdir kendileri.
Ne bu ya... Yok mu şiir eleştirisi, kişi dediğin ne ki, ölümlü-fani.. Açıyorum bir şiir kitabı, okuyorum, inceliyorum, kendimce eleştiriyorum.. Yazılmış 12. yüyzılda. Yazanı belli.. Çok çok aklıma takılırsa ya hu diyorum; bu şiiri yazan kimmiş, neymiş, nereliymiş, kişiliği nasılmış... vb, ki bu da çok nadir.
Kişiyle değil, şiiriyle uğraşalım.. Şiirin konusuyla uğraşalım..
mesela afet abla;
“Yaşayan göçer elbet Süleyman’a kalmayan dünya kime kalır ki Kur’an’ı oku anla tevbe-i istiğfar et Düşünmeden inanan bedelini alır ki. Ekmeğin bereketi değil midir Besmele Sonuçta sevinirsin her işinde çek hele Ebu Leheb öldü de pek çok ona benzeri Dolaşıp duruyorlar berbat edip her yeri.”
Tırnak altına aldığın bu bölüm kime ait, neden tırnak içine aldın? Böyle uzun bir bölümü şiire eklemek uygun mudur?
Tırnak içine aldığım bölüm Mantarın sözleriydi, mısra başında olsaydı tire çekerdim. Başka yerden alıntı değil. Elbette ki bu sözler düşünceler bana ait değil herkes değişik şekilde söylemiştir. Ama neyi söylediğin değil nasıl söylediğin önemlidir, yani alıntı veya çalıntı olmaz şiirlerimde. Şiirimle ilgilenip aklınıza takılan yeri sorduğunuza sevindim. teşekkürler.
Sayfadaki kimi kıymetli şair hocalarımın, sözüme mim koyun lütfen! Şiir hakkında değil de, sayfa sahibi hakkındaki değerlendirmelerini okudum Doğrusu bu yaklaşımları, söz sanatlarının en incesi olan şiiri ve sanatsallığı ölçmeye dönük bulmadığımı naçizane belirtmek isterim Kuşkusuz gayem kimseyi knamak değil
Yalnız şu soruyu sormak gereği duyuyorum Bir sanatçının yaşamı eserine dahil midir?
Muhakkak ki, hayatı hakkında bilgi sahibi olmak gereği duyabiliriz, sahip olabiliriz de Ancak bu dahi sanatını, eserini değerlendirmeye, anlamına varabilmeye dönük olmalıdır diye düşünüyorum Onun ötesinde yaşamı, olası insani kusurları hemen her insanda olabilecek türden olup eserinin sanat cephesini hiç ilgilendirmez kanımca
Şu kadar ki, sayfasını bizlere açmak nezaketi gösteren hanım ablamız bir yana dünyanın sayılı sanatkârları içerisinde öyleleri vardır, ne süflü bir hayat sürdürdükleri, hatta ayyuka çıkmış ahlaki zaaflarının konu edildiği görülebilir de Değil ki, daha ortalama özellik gösterebilecek ustaların duygusal gel-gitleri sundukları med-cezir manzaraları olmasın Hani derim ki, kimse sütten çıkmış ak kaşık değil
Yine hanımefendinin kendisiyle böbürlendiği düşünülüyor Dünyanın en büyük romancılarından Tolstoy'a "Savaş ve Barış" adlı romanının yakaladığı şöhretten bahsedilir de, kendisi şöyle der: 'Valla hiç mütevazi olmak gereği duymuyorum, benimkisi Homeros'un İlyada'sı gibi bir şey' Hani çelebilik, kalender meşreplilik nerede kaldı, yüksek tevazudan eser yok Kaldı ki, "fazla tevazu gösterme gerçek sanırlar" sözü de pek meşhurdur
Beri yandan, Afet hanım Alp kardeşimizi sıcak, samimi ve yakın bulmuşta olabilir Üstelik şahıs ismi de telaffuz etmiş değil Çok soyut, genel bir ifade tarzı buldum söylediklerinde
Kendi hesabıma bu sayfada çok iyi bir şair buluyorum Hanım ablamızı güne geldiği bir günde bu kadar markaja almayı da şahsen doğru bulmuyorum
Nihayet Güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla Sürç-ü lisan etti isem affola...
levent taner tarafından 4/15/2016 6:37:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Levent bey ben biliyordum böyle olacağını zaten. Özellikle güne gelen şiirlerde benzeri tartışmalar olsa da benim hemen her şiirimde oluyor. Yönetime onun için rica etmiştim seçki vermeyin bana diye olmadı ne yapalım. Herkes kendisini anlatıyor. Aslında çok da mütevazıyım ama bazen çileden çıkabiliyor insan. Fark ettiyseniz şairim bile diyemedim. Teşekkürler anlayışınız desteğiniz için. Saygılar.
Inanc insani ayakta tutuyor, direncini artiriyor, aczini farkediyor, aranisa yoneliyor. En guzel salatlarin sahibini siirle ziyaret etmek, kendini ifade etmek guzeldi. Tebrik ve sevgimle Ablam.
Aşk nedir, madde midir, mana mıdır!? Zarıyla kabuğuyla madde, içinde saklı olan gizemli güçle manadır, diyorurum, bunu böyle düşünmekle ne suç ne de günah işlemiş olmadığımı sanıyorum. Ainştay diyor ki 'ilmin derinliğine ne denli inilirse tanrıya ( yaradan güce) o denli yaklaşılır (ya da o denli hayran kalınır Mealen). Peki o gizemli ilahi gücün sırf maddenin dışında değil de içinde saklı olan manada arama yetisine insan-ı kamil mertebesinde arayan gerek; islamda, gerek isacılarda, musacılarda canlarına kıyılanlara ne demili.. Luvr Müzesinde, insan derininden ciltli kitap varmış... olmasın ki Nesiminin derisi olsun... Benim şiire, şiiriyetine, diyeceğim, eleştirim yok, tersine beğendim de... yazanın kalemine diline sağlık olsun dileğinde de bulunuyorum, keza, dile getirilmek istenen inanca da itikadım var. Ancak inanç uğruna zulm edenlerin zulmünden, şerrinden insanlığı koruyacak olan yine insandır, insan aklıdır... Bundan yoksun kalmamayı şairliğe de şiar edinmeliyiz diye düşünüyorum...
Sitede günün şiiri diye nice langur lungur şiir geldi..
Adam gibi bir şiir seçilmiş millet bir birine girmiş.
Şiir okumak isteyen gelsin Afet Hanımın şiirlerini okusun. Ha bu yorumuma yalaka diyenler de çıkabilir elbet ama beni biraz olsun tanıyan hayatta yalakalık yapmayacağımı da bilir.
Ben de Afet Hanımı yıllardır tanırım.. Ne zaman yardım istesem sevgiyle yardımcı olmuştur. Hiç bir zaman burnu havada olan bir insan da olmamıştır. Kırıldığı zamanlar olmuştur elbet hepimiz gibi..Ama bunu da üsluplu bir dille şiirlerinde dile getirmiştir. İnsanız hatasız bir Allah.. Herkes hata yapabilir.. Ve hatalarından ders çıkarmalıdır.Önemli olan saygıdır.
Kimse sizi yıldırmasın Afet Hanım.. Bir kadın olarak dik duruşunuzu alkışlıyorum. Siz şiir yazın kıskananlar da patlasın..
Yalaka desinler kötü desinler umursamamak gerekiyor, bakın ne yaptım sadece tek açıklama gerisine ben karışmadım. Yazan yazsın içindekileri döksünler diye de bağladıklarımı çözdüm. Ama yazgı haddini aştı onu geri engelledim. Sevgiler sana
Afet hanım (Muhammed’in kokusu içimizde yaşıyor) Allah bu kokuyu cidden yaşayanlardan etsin Muhammed’in (A.S.V ) cümlesine eklenirse yazan, okuyan, vacip yerine getirmiş olur ve hükmüne verilen ecirden de ayrıca payımızı almış oluruz
Sual: Peygamber efendimizin ismi geçince salavat getirmek lazım mıdır? CEVAP Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır. (Redd-ül-muhtar)
Resul-i ekrem efendimizin ismini söyleyince, işitince, yazarken ve okurken Ona salevat getirmek hürmete ve sevap kazanmaya sebep olmaktadır.
Salevat, salat kelimesinin çoğuludur. Salat, dua demektir. Peygamber efendimiz için yapılan dualara salevat getirmek denir. Kur'an-ı kerimde, (Allah ve melekleri, Resule salat ediyor. Ey iman edenler, siz de salat edin) buyuruluyor. (Ahzab 56) Hadis-i şerifte de, (Bana bir salat getirene, Allah ve melekleri 70 salat getirir) buyuruldu. (İ. Ahmed)
Allah’ın salat etmesi rahmet, meleklerinki dua, müminlerinki ise Onun şefaatini taleptir.
Teşekkürler hemşerim, bir naat üzerine çalışıyorum, inşallah bir kaç tane daha olacak, ve kitabıma onlardan da koyacağım. Daha önce yazmadım, kendimi yazmak için yeterli ve yakışır bulmuyordum. Yazılan her şiir Efendimize ve Rabbimize en çok yakışan şekilde olmalı diye düşünüyorum.
Afet hanım, gaydırı guppak, aşne vişne şiirler hatta abuk subuk şiirler güne geliyor ve insanlar hiç okumadan yorum yapıp meddisenalar düzüyorlar bir yorum alabilirmiyim beklentisi içindeler, kendisini edebiyatın özüne talebe etmiş değerli insanları tenzih ediyorum. malum kişiler şiirleri okusalar yaptıkları yorumlardan belkide yorumcular mahcubiyyet yaşayacaklar
ayrıca yorumumda belirtmeyi unuttuğum bir hususuda geç te olsa belirtmek istiyorum böylesi manevi ağırlığı olan çalışmanızdan dolayı kalben tebrik ediyorum yaş kemale erdikçe aklımızında kemalata sahip olması gerekiyor ve kişilere takıntı yapmadan uhrevi alem konulu çalışmalarınızda devam etmenizi cidden çok isterim
Tamam iyi niyetinizden şüphem yok da serbest şiir olsa neyse hece şiirinin içine salavatı nasıl sığdırabiliriz ki, en ustası bile yapmamış en azından görmedim. SAV. yazsak sav diye mi okuyacaklar. İnancı olan gereken yerde selamını söyler zaten.
siz olmuyorki dediğinizde kelimelerin sonu gelinmiştir. okuyan zaten iman ehliyse demeden geçmez o halde olacak bir cümle kurulması lazım gelir şiir sanatıda zaten onu gerektirmekte siz bunu iyi bilirsiniz karar sizindir
vacibin vebali şeri hükümlerde farzdan sonra gelir ben diyeceğimi dedim ve şiirinizi okuduğum için iman etmiş bir kul olarak hatırlatmak asli vazifemdir vesselam
Haklısınız Nuh Bey, peygamberimizin adı her anıldığında salavat getirmek selamlamak gerekiyor ama şiirin yazılımında olmuyor, okurken herkes salavatını çeksin inanıyorsa tabi ki. Saygılarımla.
Yaklaşık dört yıldır sitemize kayıtlı üyeyim! Bilemiyorum sizin daha önceki eserlerinize yorum bıraktım mı? Hatırlayamıyorum. Ama güne gelsin gelmesin eserlerinize bakarım, baktım, bakacağım da! Şunu da biliyorum ki yorum yazmak zorunluluğum yok. Beğenip beğenme me de benim kendi bileceğim konu. Ancak burada şu konuya parmak basacağım. Yahu arkadaş okudun beğendin takdir etmek için yazarsın ve düşüncelerini eleştirel yönde ya da beğeni yönünde belirtirsin. Şair- Şaire, Eserinde yazdığı her konuyu yaşayacak olsaaa ohoooo kimi yataktan başını kaldıramaz, kimisi de havada bulutların üzerinde gezer! Anlattığını yaşamak zorunda değil ki! Kimi mısralar var ki kuşun kanadında gezer, kimi mısralar var ki denizleri fersah fersah ölçmüştür! Ahireti yaşayıp gelenleri de bedava... Onun için yazılanlara saygıdan öte duyulacak ne vardır. Ancak şuna kendimce karşı çıkarım! Benim kutsallarıma! Ki herkese göre değişir! Birisi çıkar da söz söylerse durum farklılaşır. O zaman da her ortamda o kendimce yanlış, yazanca doğru olanı tartışırım. Şiir yazıyor diye, bir konuyu başka yorumluyor diye kimseye de laf söylemek kimsenin haddine de değildir. Nacizane bunlar kendi düşüncelerim. Şiirinize gelince ben okudum ve haz aldım. Anlatılan konu da çok güzel seçilmiş.Ve anlatım da bence harika. Yüreğinize sağlık. Yazmaya devam. Ben okumazsam okuyacak çoook kişiler var. Kusura bakmayın yorumları okuyup bunları yazdım.Sizi yorduysam Affola. Hani bir söz vardır! SEVGİDE SERBESİYET, SAYGIDA MECBURİYET VARDIR.İnsanca!!! Selam, Saygı ve Dualarımla.
Anlayışınız, düşünceniz için teşekkür ederim. Kimse kimsenin inancını sorgulayamaz ben yapmıyorum şahsen. Herkesi serbest bıraktım zaten böyle bir günü bekliyorlardı içlerini döksünler ben yine yazarım. saygılar.
Arkadaşımızın birisi burada ''dostlar bizi pazarda görsün''' edasıyla yorum yapmış. Ama şiirle alakası olmayan tamamen sataşma amaçlı yorumu hedef alarak yüreğindekini boşaltıp gitmiş. Yazılan şiire şiir dese ne olur ,demese ne olur..niyet belli.
Şiirle yorumu birbirinden ayıramayan kalem,.. kalem midir ?
isterse şiiri her gün uğur alsın karşısındaki bir bayana hitap etmekten aciz, sayısız şiir ve yazı yazsa neye yarar ki.. ben bunun adına ''HAZIMSIZLIK..'' diyorum
** Günün şiirini ve ustamı yürekten kutlarım sevgi ve selamlarımı gönderiyorum
Aldırma çiçeğim, en yakından tanıdıklarım, güvendiklerim bie en büyük düşman olarak gördükten sonra tanımadıklarımın dedikleri umurumda bile değil. Kul olarak her zaman boynum büküktür ama art niyetli kişiler karşısında dimdik durmak zorundayım. Onu da tanımadığıma sevindim. Sevgiler.
Günün şiiri harikaydı. Bu anlam dolu ve anlatımı mükemmel olan eser ile birlikte değerli Şairemi yürekten Tebrik ediyorum. En içten selam ve saygılarla. Nice seçki dolu şiirlere.
Devam etti yeniden; “Yaşayan göçer elbet Süleyman’a kalmayan dünya kime kalır ki Kur’an’ı oku anla tevbe-i istiğfar et Düşünmeden inanan bedelini alır ki. Ekmeğin bereketi değil midir Besmele Sonuçta sevinirsin her işinde çek hele Ebu Leheb öldü de pek çok ona benzeri Dolaşıp duruyorlar berbat edip her yeri.” -Tövbeler olsun Rabbim aklım yok mantar kadar İnancı olmadıkça neye yarar hükümdar…
(Hz. Ömer (ra), sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü’nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer (ra)’in hıçkırıkları O’nu (asm) uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer (ra) ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Hz. Muhammed (asv) hayretle sorar: “Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?” “Ey Allah’ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah’ın Elçisisin… İzin versen de, biz de seni…” Maksat anlaşılmıştır, Allah’ın Elçisi (asm), gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işareti ile keser ve “Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı “(Ankebut, 29/64) ayetini okuduktan sonra ekler: “İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, ahiret te bizim!..”[2]
Ustadim dicek soz bulamadim gonlunuze saglik.. O Muhammed ki alemler onun hurmetine yaratildi ne para ne mal ne mul ne saltanat umrundaydi ilahi kelam elde kufre karsi durandi Rabbim onun hutmetine maddeye degil manaya deger verenlerden etsin bizleri gonlunuzden ellerinizden hurmetle opuyorum.. Selam dua ile
Teşekkür ederim Alp Bey, bazıları beni yıldıracağını umuyor ama asla beceremeyecekler.Güçlü bir kadınım ve güçlü bir şiir yazarıyım. Burası da benim evim gibi, istediğim kadar kalabilirim, hatırımı sayan dostlarım da var şükürler olsun ki. Kafkas dağlarından gelmiş kökümüz, o dağların çınarlarından birisiyim. Nice fırtınalar yıkamamış onları beni bir kaç sefilin üfürüğü mü yıkacak. Acıyorum da ses çıkartmıyorum, farklı düşünmesin kimse. Teşekkürler selamlar.