Al şarap dökülüyor ufka yine bu akşam Altına dönmüş camlar topraklar hala sıcak Ilık esen rüzgârın nefesinde ihtişam Geceye adım atış bu kadar olur ancak.
Kuşları konuk etmiş kırmızı yüzlü damlar Yavrular cıvıldıyor sanki söylüyor şarkı Evine ekmek almış koşturuyor adamlar Sarılmışlar hayata emek ile sımsıkı.
Çekiliyor sessizce camlardaki perdeler Hicazkâr makamında titriyor udun teli Sanki öksüz kalıyor zedelenen caddeler İnsanlar değil miydi o yolların danteli.
Bazen mazi konuyor üstüne bir sofranın Özlemleri sürüyor buğulanan gözlere Sonra sevgi düşüyor üstüne bir mısranın Veda ediyor hepsi acı veren sözlere.
Çocuğu için anne nefesini saklıyor Korkutmasın diyerek uğultusu gecenin Düşleri çağırıyor kâbusu yasaklıyor Kulağına iniyor ninnileri hecenin.
Gülümsüyor dolunay derken; “tatlı rüyalar” Yorgan örtüyor gece üzerine evlerin Bağrına bastırıyor düş soluklu deryalar Hışmından kurtarıyor can yakan alevlerin.
Gece bitecek elbet erecekler ak güne Yeniden başlayacak ter içinde bir telaş İzini bırakacak kaldırımın üstüne Yollar da yaşlanacak kul gibi yavaş yavaş. Afet Kırat
ÇÖZÜMLEMESİ
Ses tabakası: Şiir 7 dörtlükten meydana gelmiştir. Dörtlüklerde 7+7 duraklı hece ölçüsü kullanılmıştır. Uyak örgüsü abab, cdcd gibi çaprazdır. Bunlar şiirin dış ahengini sağlamaktadırlar. Şiirin iç ahengine etki eden ses “a”(105) ünlüsüdür. “Altına dönmüş camlar, topraklar hala sıcak” dizesinde 9 kullanımla, “Yollar da yaşlanacak kul gibi yavaş yavaş” dizesinde 10 kullanımla asonans vardır. Sürekli yumuşak “r” (86) ünsüzü şiirin bütününe hâkimdir. “Kulağına iniyor ninnileri hecenin” dizesinde ise “n” sesinin 7 kullanımla aliterasyonu hissedilmektedir. 20 kullanımla -yor eki de bir başka iç ahenk unsurudur.
Anlam tabakası: Şiir, ilkbaharın yaza yakın günlerinin birinde bir apartmanın üst dairesinden geniş açıyla ufku, yolları, evleri, evlerdeki insanları betimliyor. Zaman, günün en güzel zamanlarından olan her şeyin farklı bir renge büründüğü akşamüstüdür. Ufukta, evlerin çatılarında, camlarında zengin bir kızıllık var. Kimilerine göre akşam gri hüzün saatleridir ama şiirde heyecan yaratan bir renklilik var. Sokakta yorgun argın değil, ekmeğini eline almış eve gitmenin enerjisini taşıyan insanlar betimlenmiş. Işıklar yakılmadan önce perdeler çekiliyor. Şair bu uzunca giriş bölümünden sonra mutlu, huzurlu evler hayal etmeye başlar. Bu evlerde hicazkâr makamda bir ud sesi duyulmaktadır. Hicazkâr makam utangaçtır, baharın makamıdır; dolayısıyla akşama hicaz yakışır. Akşam sofrası genellikle tüm aile fertlerinin bir araya geldiği, sohbet edilerek yemeklerin yendiği bir toplanma zamanıdır. Bazen göçüp gidenler yâd edilir bazen sevinçler paylaşılır. Geceler sessizdir ama küçük çocuklar için kâbusun uğultusunun duyulabileceği zamanlardır. Anneler çocuklarını huzurla uyutmak için güzel ninniler söylerler. Bir anlamda bilinçaltıdır gece, büyükler için uyku öncesi ve sonrası vardır, yıldızların göz kırpması kinayeli bir anlatımdır. Gecenin sonrası sabahın hazırlayıcısı olmasıdır. Şair, şiirin son bölümünde adeta her gecenin bir sabahı vardır der gibidir. Sabah bir umut tomurcuğu olsa da sonunda hayat akıp gidecek her şey yıpranıp eskiyecektir.
Obje tabakası: Şiirin objelerini iki bölüme ayırmak mümkündür. Akşamı betimleyen objeler: Kızıl şafak, güneşi yansıtan camlar, kırmızı damlar, elinde ekmekle evine dönen insanlar. Evi betimleyen objeler: Çekilen perdeler, akşam sofrası, uyutulan çocuklar vs.
Karakter tabakası: Şiiri yazma zamanında şair mutlu ve huzurludur ve bu duygusunu şiire yansıtmıştır. Kırat’ın şiirlerinde güçlü bir ahengin yanında renkli resimcikler de vardır. Resmi yapılabilir, drama olarak canlandırılabilir unsurlar var şiirde. Tam ve zengin uyaklı şiirler yazabilmek bu yazma sırasında da uyağın çektiği yöne gitmemek için sözcük hazinesinin zengin olması gerekir. Bu nedenle günümüz şairleri duygularını özgürce ifade etmelerini engelleyen uyaktan vaz geçmişlerdir. Kırat bu tavra karşıdır, o hecenin şairidir. Göz kırpmalarını dahi uyaklı şiirlerde başarıyla verebilmektedir.
Alın yazısı (kader) tabakası: Bazen çevre insanı etkiler, bazen de insan çevreyi kendi ruh haliyle algılar. Dünya renkli ve yaşamaya değer olsa da zaman yıpratıcıdır. Her güzelliğin, her yeniliğin bir sonu vardır. Eskimek, yıpranmak, yok olmak varlığın kaderidir.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
EVLER VE YOLLAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EVLER VE YOLLAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Afet hanım, Evler ve yollarda en çok annelerin sesi duyulur, odalara sinmiştir sesi. Kızınıza yazdığınız dahada farklıydı. Şiirinizi çok sevdim. Hepimiz için "Evler ve Yollar" Birisinde doğmak, birisinde hep gitmek son durağa kadar. Sağlık dileklerimle