Azar azar içiyorum susuzluğum seni
.
bir bulut düşer içine şimdi salına salına aynı şarkıyı ağlarsın aynı yol düşer kapına aynı adrestesindir de bi türlü bulunamazsın bir rüzgar seç boynuna ben her sabah öyle yapıyorum kalbimin güney kapısı tüm düzlüklere yokuş konduruyor kalbim tuz kanıyor, can eğiliyor toprağa hey çelik bükülüyor acıdan duyuyor musun sesini başım omzuna düşerken ve ellerimin kaynayan gürültüsü avuçlarında kuşları ağızlarından öpmeye benziyor hayat bir şarkının eğimi yüzümüze düşen kaldırıp serçe parmağını şuraya konman mesela bir yol seç kendine ben her sabah öyle yapıyorum darmadağın ve unutulmuş bir anıyı aynı yerinden kaldırıyorum gözlerimin dizinde dursaydı o aynı karanlık ışıldayarak kendimi söndürseydim nefesinle içimi bir aşk üfleseydi ve yansaydım yine çok ağır bir yaralanma halinden hafifçe geçip tanıdık bir intihara dursaydım aynı köprüde . |
Bir portakal ağacını kaç insan ölüsü ağlatır..
Ya da bir çukur kaç ölüye ağlar..
Ya da göğe açılan ellere mi, yere düşen yüzlere mi müruz yağar...
Kaç yaşamı gizler içimizde sürüp giden o amansız inyihar!..
Böyle sürüp gider, bilinmez ki bir şiir kaç soruyu hatırlatır...