Kırıldım
Bir söz yetti,
Belki de, hiç söylenmeyen bir sessizlik… Göğsümde ince bir sızı, Yaraya dönüşen fark edilmeyen bir iz. Kırıldığım yerden yürüyorum şimdi, Her adımda yankılanıyor içimdeki boşluk. Ne kadar susarsam, O kadar büyüyor duvarlar aramızda. Sana söylemek istediğim çok şey vardı, Ama her hece, Dilime ulaşmadan sustu. Çünkü kelimeler anlamını yitirirdi, Sen görmedikçe gözlerimi. Kırıldım, evet, Ama bunu sana bağırmadım. Bağırmak, düşmekti gözümde. Sadece sustum, Sustukça içimdeki sevgi bile küstü. Kırıldığım yerde kök saldı acı, Toprak oldu, Sustuğum her kelimeye. İçimde bir bahar filizlenmiyor artık, Sanki mevsimler bile terk etti beni. Sana anlatamadığım şeyler var hâlâ, Anlatsam da duymayacaksın, Biliyorum. Bu yüzden rüzgâra bıraktım sesimi, Belki bir gün, Tenine dokunur da anlarsın. Kırıldım, her sustuğum da… Şimdi ruhum, uçurum kenarında. Ne yana düşsem, boşluk kucaklayacak, Ne yana dönsem, sessizlik saracak. Şimdi ise.. Aynalarda arıyorum kendimi, Parça parça bir suret sadece. Ne kadar toplasam, Bir şeyler hep eksik kalıyor. Söylemek istediğim çok şey vardı, Ama her cümle, Kalbimde yutkundu yalnızca. Çünkü sen duymadıkça sesimi, Gerçekleşmeyen bir düş gibi kaldı. Kırıldığım yerden bakıyorum şimdi, Hangi yüz dönse, Hepsi tanıdık bir yabancı. Ellerim boş, kelimelerim kırık, Ve suskunluğumda yankılanıyor yalnızlık. Sana anlatmak istedim bir an, Belki bir cümleyle, Belki bir dokunuşla. Ama yollar uzadı aramızda, Adımlarım hep geri gitti fark etmeden. Kırıldım, evet, Ama bunu senin yokluğunla sardım. Her yokluk bir düğüm attı içime, Ve her düğümde kayboldum biraz daha. Şimdi, Suskunluğun yankısı kaldı içimde. Söylenmeyen her şey, Göğsümde ağır bir yük artık. |