ey hayat bu gözlük bana ait değil/Tezgah kurulmuş bir hayatın yalnızlığını yaşıyorum. Ve Tezgah kurulmuş bir kumpasın iradesini taşıyorum./ Bir hiç ve piç olduğumu düşünürken, Dokunduğum hiçbir eşyanın Ve dokunabileceğim hiçbir kadının bana ait olmadığını hissettikçe Hayatın anlamsızlığı enseme vurulmuş bir kurşun gibi Öyle ağır ki, tıpkı Araratın veyahut cilonun Fay hatlarından kopup aşınmış kayaları Ruhumu ölçeği belli olmayan ivediliklerle Durmadan sallayıp, Korkunun ve ecelin en mahrem dünyasına Götürüp getiriyor sanki. Ve Sanki benim yerime birileri konuşuyor,birileri dokunuyor, Birileri iz sürüyor,gözcülük yapıyor, Sanki bu hayat benim değil, Ve sanki bütün bu korkular bana ait değil. Peki o zaman ben kimim? Benim gözlerim nerede? Benim dokunduğum Sokaklar ve şehirler nerede? Peki o zaman ben kimim? Benim iradem, Ve benim mangal gibi yüreğimle Bastığım taşlar nerede? Peki ben o zaman kimim Benim kahkahalarımla Erittiğim günlerim nerede? Bir kadınla sevişirken İçimde beslediğim o olağanüstü Özgürlüğüm nerede? Ve bir çocuğun saçlarını sıvazlarken Gözlerimin içine ışıldayan Ve o an belki de hayatı unuttuğum O tebessümler nerede? Hangi kirlenmiş kumpasın içinde kaldı? Hangi kirlenmiş tezgahın yoldaşı oldu? Bilmediğim bir tanrısal gücün Kanlı parmakları takılıyor sadece aklıma. Film belki de bundan ibarettir diyorum. Yani tanrının esir aldığı bir hayatın gölgelenmiş sanığıyım sanki. Her gün ve her gece kurulan sanal mahkemelerde Yüreğim ve ruhum esen boranlarla Öyle titriyor ki, Sabah uyanır uyanmaz bir bardak su içiyorum.. Ve Akşam nasıl oluyor bilmiyorum ama Hayat birilerinin gözlüğüyle bokböceğine dönüşüyor. Yani benim olmayan bir hayatın sıkıntılarını,korkularını Taşıya taşıya tanrıya her an küfreden imansızın biri olup çıktım. Hala da devam ediyorum küfretmeye. Bu yüzden Her an bir kumpasla Ve bir tezgahla vurulabilirim. Belkide bu gecenin sonunda ölebilirim. 30 ekim |
Yüreğinizin sesi hiç susmasın.
Gönülden Kutlarım...
...................... Saygı ve Selamlar...