Dostla söyleşi.Birileri ne düşünüyorsun diyor, Neyi tasa ediyorsun durmadan, Ya da kolların, ayakların, başın, Kafanı bıraktığın yastık, Neden ağır diyor? Okkalı bir yalnızlık yaftalanıyor Avuçlarımın ayasından Çenemin altına, Bin besyüz yılık bir yorgunluk sanki Ve Neyi kaldırsak sekip düşüyoruz Neyi sırtımıza geçirsek Bir yerimiz kayıyor Tutacak bir taşımız Okuyacak bir kitabımız Bizi dinleyecek bir şiirimiz Ve Beyhude konuşurken Yankılanan bir duvarımız yok ki dostum. Neresinden tutalım dünyanın şimdi Kuruyan dallar, Ayak izlerimizin silikliği , Çatlamak üzere olan ayvamsı yapraklar, Hepsi birer birer ellerimizin altında Kayıp düşüyor . Kolonlara isler karışmış Başımızın altındaki dam bile Çürük bakıyor gözlerimizin içine. Bu ne haldir be dostum kendime söylenip duruyorum, Bu yüzden Sorma sualler Yüzüme bak, Alnımın karışıklığı inmiş Gözlerimin dibine kadar, Avurtlarım binlerce yıldır yağmurun ıslatmadığı bezirgan ovalar gibi Hüznün birike birike sararmış hali. Yanaklarım ise bir busenin bile değmediği Sıcak bir namlu gibi Öyle ısındı ki Birazdan cehennemin öfkesi kopacak sanırsın. Şimdi sana neyi anlatayım dostum Hangi sualinin cevabı yalnızlık değil ki Ha şunu söyleyeyim , Sonra yanlış anlama beni Yalnızlık bir kadının kollarında saklı değil Yalnızlık ülkemin kaderi , Yalnızlık benim kaderim, Yalnızlık hepimizin hüznü. Şimdi bırak beni Uyumak istiyorum Deliksiz diyeceğim ama Düşlerin fırtınası cok keskin esiyor Uyurken bile rahat değilim dostum. 3 Ocak |