ÖZÜR DİLERİM KALEM VE KAĞITTANŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazen farklı bir şey yazmak istersiniz
Fakat kalem çoktan yol almıştır düşüncelerinize Ve Tanrının eşit yarattıklarını hiçe saydığında insanlık utanırsınız varlığınızdan .. Gül kurusu akşamların yüzünde Zılgıt çekiyor yıldızlar. Bahçedeki masaya Şavkı vuruyor turuncu dolunayın. Düşlere dalıyor begonya Pembe şallara bürünüp... Saat bilmem kaç olmuş Dağ taş uyuyor da Uyumuyor ,gözü kalemin namlusunda bir şair. Tam on ikiden vurmak için zifiri geceyi... Bir tohum Bir dua bırakıyor Aç toprağın bağrına. Sen başak bekliyorsun O ise umut biçiyor kökleri Yeniden yeşeren... Yedi iklim yağmurunun Ninniyle büyütüyor mısralarını. Kınını çatlatıp kısır sözlerin. Menziline doğrultuyor insanlığın... Baş kaldırıyor tüm sözcükler Yasal olmayan döngüye. Ve gömmüyor kafasını kuma Düşüncelerinin... Kalem dile geliyor istemsiz... Bir adam görüyor Teriyle yüzünü yıkayan Alnı ak Emeği pak Topraktan çarık ayakları Bin bir çiçekten Nasır açmış parmakları. Adamın yanında bir kadın Mutluluk doğurup Şefkatli yarınlar emziren Ak düşlerinden süzüp esareti Tırnaklarının kanıyla Emeğini sulayan... Bu insanlar Jiletten keskin sınırların Kirpikle kaş arası ölüm pervazında Cam kenarı hayallere tutunarak Mayın geçidi tehditkar uzakların özlemiyle Tuzakları aşıp Ölümü tütün gibi ciğerlerine çekerek yaşıyor. Yavaş, Ağır ve sinsi. Hürriyet uzak... Özgürlüğün fısıltısı yasak ... Korkuları şah damarı kadar yakın bu coğrafyanın Ürkek kavgalarında Boyunları kıldan ince umarsız... Bu toprakların yazgısı geçmez berattan Durulmayan suların köpüğüne ecelle yazılmış... Nice ağıtları unutmuş tarih Onun için özür dilerim kalem ve kağıttan.. Dilek USTA |