Kimse kimseyi çok uzun unutmasın
.
Bıkkın bulutlardı kış, kestaneydi avuçları çocukların bilmiyordun bir gecenin yarısı ile neler yapıldığını aklımda zehirli soğuk bi bıçak ters çevirip koysam diyorum illa bir yere batacak içli bir özlemek besliyorum hemen dudağımın kenarında memleket kokusu uzanıp yatmış gibi şurama kıvırıp bacaklarını, ah annemin eline sağlık bakıyorum bin yıllık uzaktan kendime yıldızların süslü ışığı saçlarında, öyle cömert ki rengi siyahın gözlerinden saçlarına darmadağınık er düğümleri boynunun, gülüşünden geçince o gürültülü otobüs yaslıyorum alnımı uzun uzun sesimin çıplağını giydiremiyor yine de ardımdan dökülen sular, yönsüz sen hiç bilme istiyorum kimseyi kimse kimseyi çok uzun unutmasın tahliye edildik , dünyanın kelimeleri de yandı kalmadı kalbimizden başka yürünecek asfalt ağacın aynasına bakadurdu dağ, yıkılıp geldi avuçlarıma sonra ,meğer azıcıktı gümüş ağızlı kırlangıç, bi mevsimdi aslında yasemenler taşıdı boyuna, boyundan büyük bir şiire hep sonundan başladım, ekmeği ortasından kırmayı sevdim, dişlerimi bir elmadan toplamayı, gülümsedik, yüksek balkonundan şehrin çocuk bizdik, oysa saat yüzümüze bakıp dil çıkardı . |