Gri Ölümler
I.
Gün sesiyle yatağıma erişen Eşiksiz sancılar ve kült sözler Ağlayan bir kadının tebessümlerine uyandım Kirlenmiş Ağustos Artık çok uzakta Zarf şeklinde şiddet uygulanıyor Meydan ortası iki çiçek arası Gidişin doğurduğu postmodern türküler Konuşulmaz oysa ki ölümlerde Ki ölümler Gidip gelmektir yüksek gölgelerde İşte ben gidiyorum Soğuk ve dağınık iç yüzüm Neden karanlıktır gidişler Ben ancak ölebilirim II. Çivisiz peygamberler Ve hayretlere gark eden gözlerin Sessizken saçlarını topla sevgilim Bin gökyüzünde bulut Bin evrendeki güneş Yeniden çizilmiş on emir Tanrım zarif bir yücelikle yaratıyor Gündüzü ve geceyi Doğrusunu bulup Gündüzü ve geceyi Şiire yem edilmiş günah sesleri Her saksıda Veronika Ölüm başlıyor bu topraklarda Betimlenişinden belli gözlerin Uzun güneş, ince belli güneş Güzelliğin zamanı seyreltiyor Bir ağlamak geliyor gözlerime Ölüm gibi Üşüdüm Sahil kenarında günler salıysa çarşamba Oysa bir şişe gülücük Oysa bir demet sesin İçime doğru batan kuş tüyleri Ölü gündüzler kalkıyor burada Henüz ölmedim nasıl olsa III. Eskisi gibi eksiliyorum Günlerimin saati az Bugün hava yağışlıysa Doğacak vaad edilen mutlu ölüm Ölüler öldü! Bir şiirde gördüm Yalnızlıkla seyreden at sürüleri Henüz duyulmamış pencere Açılıp kapanan gökyüzü Nedense bütün zamanım gri Bir kitap da iki ayraç Gelirken yaşıyorsam Ve Fransız kontlar Etrafı simsiyah yalnızlık çeşmesi Giderken biraz ölüyorum Şu sende olan güneş gülüşü Kilise duvarlarında ağlayan çocuk Ve sevinçli ölümler ve günlük ölümler Seninle başlayan evrene Bir adım daha atabilirim Ve hayretlere gark eden gözlerin Nedense bütün ölümlerim gri |