0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
834
Okunma
I.
Gün sesiyle yatağıma erişen
Eşiksiz sancılar ve kült sözler
Ağlayan bir kadının tebessümlerine uyandım
Kirlenmiş Ağustos
Artık çok uzakta
Zarf şeklinde şiddet uygulanıyor
Meydan ortası iki çiçek arası
Gidişin doğurduğu postmodern türküler
Konuşulmaz oysa ki ölümlerde
Ki ölümler
Gidip gelmektir yüksek gölgelerde
İşte ben gidiyorum
Soğuk ve dağınık iç yüzüm
Neden karanlıktır gidişler
Ben ancak ölebilirim
II.
Çivisiz peygamberler
Ve hayretlere gark eden gözlerin
Sessizken saçlarını topla sevgilim
Bin gökyüzünde bulut
Bin evrendeki güneş
Yeniden çizilmiş on emir
Tanrım zarif bir yücelikle yaratıyor
Gündüzü ve geceyi
Doğrusunu bulup
Gündüzü ve geceyi
Şiire yem edilmiş günah sesleri
Her saksıda Veronika
Ölüm başlıyor bu topraklarda
Betimlenişinden belli gözlerin
Uzun güneş, ince belli güneş
Güzelliğin zamanı seyreltiyor
Bir ağlamak geliyor gözlerime
Ölüm gibi
Üşüdüm
Sahil kenarında günler salıysa çarşamba
Oysa bir şişe gülücük
Oysa bir demet sesin
İçime doğru batan kuş tüyleri
Ölü gündüzler kalkıyor burada
Henüz ölmedim nasıl olsa
III.
Eskisi gibi eksiliyorum
Günlerimin saati az
Bugün hava yağışlıysa
Doğacak vaad edilen mutlu ölüm
Ölüler öldü!
Bir şiirde gördüm
Yalnızlıkla seyreden at sürüleri
Henüz duyulmamış pencere
Açılıp kapanan gökyüzü
Nedense bütün zamanım gri
Bir kitap da iki ayraç
Gelirken yaşıyorsam
Ve Fransız kontlar
Etrafı simsiyah yalnızlık çeşmesi
Giderken biraz ölüyorum
Şu sende olan güneş gülüşü
Kilise duvarlarında ağlayan çocuk
Ve sevinçli ölümler ve günlük ölümler
Seninle başlayan evrene
Bir adım daha atabilirim
Ve hayretlere gark eden gözlerin
Nedense bütün ölümlerim gri
5.0
100% (1)