Yoksul Tragedyası
(Şiir öncesi not: şiir çok uzun, fazlasıyla. Ama belirtmek isterim ki bölemiyorum da. Tragedya’yı parçalamak olmuyormuş. O yüzden tek solukta okumanız dileğiyle.)
I. Veronika Bu kış hüzünlerini tanıyorum Yanağıma düşen kar tanesi Bir suç ve günah işleyişi Göğsüme yasladığım altıgen bıçaklar Kimsesiz yalnızlığa sürüklüyor beni Aleksei Gözlerini kapatma Veronika Günışığını söndürmek sana yakışmaz ki Yalnızlığını bölüş benimle Büyük dağlar arasından kalbime yaslan Veronika Oysa sana dokunmak ne zor Ne zor yanına oturabilmek Sil gözlerindeki yaşı Aleksei Herhangi bir yalnızlığı başlatma Aleksei Suç mudur sanki yoksulların ağlaması Kızgın bir yağın yuvarlanarak inmesi Söyle bu endişeler bitmeyecek mi Veronika Biter elbet sonsuz kış günü Hiç bitmeyen çağda biter Dünyanın ekseni yavaşça ağlamaya başlar Sen yalnızlığını da al git Kimsenin bilmediği Adının söylenmediği Sonsuz yaza git Aleksei Gönlüme kar yağıyor Veronika Sancılı hüzünler kaburgama batıyor Yaşlanıyorum saçlarım beyaz Sensiz gidersem kuşlar ölür Veronika Beni de yanına alırsan yalnızlık ölür Günahsız koyunlar bacağından asılır Oysa sana dokunmak ne zor Bir şehrin istilasını başlatıyor Dualarla yaşamak. Bensiz çıkmalısın bu yolculuğa Aleksei Kış günleri soğuk fincanlar boş kalıyor. Aleksei Dur Veronika! Öylece çekip gidemezsin Senin yüzünde yaşayamadığım mutluluklar var Bugün olmazsa yarın gideriz Bir günde kurulmadı mı dünya? Veronika Benim gidişim Katolik Kilisesi’nden bu yana İnce bir çizginin üstündeki vals Yüzümdeki kırışıklıklar Gitmek için hiçbir sebebim yok Aleksei Pekala acılarını ben alıyorum ellerime Kalın kazaklar ör bana Benim içime kar yağıyor. II. Bogdan Bu yalnızlıktır saçlarımı döken İnatçı huysuz ruh Herkesin cebindeki olağan yalnızlık Sanırım bitmeyecek olan. Ve eskimeyecek Toplumsal hüsran Yürüyoruz kimsesiz yalnızlıklara Anna Bogdan! Seni yalnızlığın ellerinde bile sevebilirim Büyük meydanlardan geçen maskeli halk Anarşizm kokan devrimler başlatırlar Halkın suskun yalnızlığına katılma Bogdan Kuzey rüzgarlarına yenilen yalnızlığım Kim bilir hangi iklimde Kuruyan yaprakların ve kalabalığın Eskimeyen diplerinde Güneş gibi Kırmızı-mavi yalnızlığımız Şehrin üstüne çöken yorgunluk Yıllanmış sigaralar Anna Ölüyoruz Bogdan Kusursuz bir cinayet işliyoruz Yaşamak en büyük cinayettir insanoğluna Yaşamımız toplu intiharlar Öyleyse ölelim Ölelim yalnızlığımızla Milenka Kumlara tırpan gibi değen güneş Ve karanlık gül Sizi birer birer yalnızlığa bırakıyorum Kalbimin donmuş kapaklarına İnce sızılı acılarla Vapurda demlenen hüzün Sahilde dönerek uçan kırlangıç Zamanın yorgun yalnızlığına yeniliyoruz Anna Sen dünyanın en bilinmez acısısın Zamana bıraktığın hazin yalnızlık Benim ellerime batan güller Sorunsuz uçan kırlangıçlar Özgür bırak onları Milenka! Bugün yalnızlığımızı affet Bogdan Anna! Kimsenin bilmediği acılarımız var Günbatımında dişlerini aya çeviren İçimize ilik ilik işlenen Solgun denizleri dalgalanıran Bunlar, Butün acılarımız bunlar Anna Öyleyse öldürün beni Hiç yaşanmamış bir varsayıma kurban edin Adımı kitap aralarında kurutun Benim yalnızlığı kaldıracak zamanım yok Yalnızlığın eskimiş şarabını ölüme kaldırıyorum Ölüme! Bogdan Acılarımızı içimizde öldürüyoruz Bizim yaşamımız günlük hadiselere kurban gidiyor Sessiz parklardan hüzün içinde geçiyoruz Büyük göç kavimleri Belki de ağlayarak Göçüyorum kadim yalnızlıktan Milenka Buradan bağırsak neye yarar Yoksul bir çarşıda insanlar Ağlanacak birer hüzünlü şarkı Önümüzden geçen yalnızlığın cazibesi Kalabalıklar süvari ordusunun şanını taşır gibi Yalnızlık dimdik bir dağ gibi eğiliyor önlerinde Kimsesiz hüzünler adına. III. Milenka Boynumdan aşağı vuran güneş Ritimli mutsuzluklar Sonu gelmeyen meçhul intihar Sanırım yalnızlık geliyor Ölüm başlıyor bu kentte Duraklara isim veriyorum Göreceli üç kadeh şarap Tarihsiz mektuplar yolluyorum yalnızlığa Yoksulluk başlıyor bu kentte Bir yalnızlığın yanına ilişebilen Oturup günler boyu yalnızlıktan ağlayan Aklıma doladığın bu çıkmaz sokak İçimden toplum geçiyor endişelerle Yoksuluz bu sabah da Sabah ne kadar da erken oysa Ölüm için Kutsal kitaplar kavimleri öldürüyor tarihin çıkmazında Benim içim sessiz Tanrılar gökten hüzün yağdırıyor Benim içim sessiz Zamana yenilen yalnızlık Ve sonu görünmeyen büyük kanyon Adına yakabileceğim bir ağıt var Yalnızlık alıp da başını gidiyor Yine yoksuluz Yine sevgisizce yazılmış şiirler. Bu yalnızlığı hepimiz biliyoruz Biliyoruz ama ölemiyoruz Bogdan Lakin gök gürleyecekti Yıldırımlar feryatların yerini alınca Gök yarılacaktı. Ne oldu Yalnızlık şehri göçe sürüklüyor Karıncalar koloni halinde Toplu intiharlar Şimdi yasak bize ölüm Şimdi yasak bize ölüm Yalnızken ölemeyiz. Yaşanmış acılarımız kilise avlusunda uykuda Adalet adına verilmiş hesaplar Ölümler, toplu intiharlar ve seni sevmek Sessiz şehri uykusundan kaldırıyor Pekala! Rüzgar savursun Ben dilimde mühürledim adını Tırnaklarımla kazıdım bir mezarı Mermeri, ağacı ve binaları örten hüzün Beni de örtsün Yaşasın ağlayan gözlü mutluluklar Yaşasın eli kolu olmayan çiçekler Sessiz şehri uykusundan kaldırıyor Uzun kavak eğiliyor Senin güzelliğin rasyonel bir devrim Eski şarkıların kulağımı tırmalayan tınısı Oysa yalnızdım Yalnızdım çünkü sessiz şehir sensizdi Sessizliğiyle uğraşmaktan yorgun düşen Üstüne sensizlikle boğuşan şehir Ölümün pençesine girmiş. Çek çıkart şimdi yalnızlıkları Bu şehirde güneş doğmalı! Milenka Doğ ey güneş! Dağların arasından Atlarla hücuma kalk yalnızlığa Ölümü ve yalnızlığı bir çırpıda yen Özgürlük ihtiyaçtır. Bogdan Ellerini uzat Milenka İçimde parçalanan hüzünler var Yarım bardak hasret Gün görmemiş bir evlat Anne sevgisine eşdeğer Ellerini uzat! Milenka Biz bu yalnızlıkla da yaşarız Bir göl kırmızıya çalar Zarifoğlu dağ başında ağlayadursun Kimsesiz sevdamızı yalnızlığa satıyoruz Henüz yaşanmamış acılara adına. IV. Veronika Senin yalnızlığında bilinmezlikler var Bunca zamanı peşine takışın Ölümün suçsuz idamı Yaşamaksa bir işleyiş biçimi Ödevleri bilen kamu görevlileri Deftere işlenen yalnızlıklar Uzuyor böylece bilinmezlikler Aleksei Uzun yollu şehirler başlattı bilinmezlikleri. Veronika Oysa şuracıkta sevmiştim seni Bencil mutluluklar çıkmazı Voyvoda Sokağı’nda yatışıyor hüznüm Bugün sen gidersen Irmaklar eğrileşir Aleksei Hayır Veronika Yadsınamaz güzelliğin Bu yalnızlığın göz zevkidir. Bırak Veronika Bozgunlara kulak asma Düşmanımız olan yalnızlıksa Cephelerde sevişiriz Acıyla avunmasın kuşlar Başımı öne eğip selamlayacağım mutluluğu Görüyorum sancısız ilerlemiş zamanı. Aleksei Sen yalnız değilsin aslında Genelevde yaşıyorsun Genelev çirkinliğindeki yalnızlık Senin yalnızlığında boğulacak zaman Yokuşlar hayasızca dikilecek karşında Sen yalnız değilsin aslında Meşru toplumda bireysin sadece Veronika Ölüm bir kurtuluş sancağı gibi çekildiği zaman göğe Tanrıya baş kaldıran asil krallar Yalnızlıkla düzlükte yürüyecek Aleksei Biliyorum ölümü, korkutucu yalnızlığı İnsafsız varsayımlar geçiyor önümden Bu boğuntulu boşluğu sırtlayamam Ki papatyalı taçlar seversin sen Benim ellerimde kan. Veronika Yenelim bilinmezleri Aleksei… Aleksei Benim kendime yetecek kadar yalnızlığım var Korkuyorum karanlık aydan Gündönümüne boyun eğen çiçekler Var pekala. Benim hüznüm kıtaları aşar Acılarımı yitirdim ben Çoktan Yaşamak denirse buna eğer Enine ve boyuna yaşamak. Zamanın para etmediği deniz ortasında Sanki maviden yoksun ve soyut Eğer yaşamaksa bu dediğin Veronika Ben bütün düşüncelerden ve hislerden arınmış olarak yaşıyorum Veronika Ellerini ver Aleksei, Ölümle anlaşmayı seçiyorum V. Topluluk Ölüm bize ne kadar yakın Sabahlarımız çok erken Henüz güneşin ilk göz kırpışıdır bu Ve biz… yalnızlıksa… en haşmetlisindeyiz Kadim tapınaklarda yasaklı kelimeler buluyorum Hatıralar başlıyor başımı döndürmeye Yalnızlığın asil belalısı Çek çıkart yalnızlıkları Bölüm beş Kavga küfür kıyamet Kaosun baş ağrıtan çığlıkları Yalnızlığa yenik düşen tavşan ayakları Uğursuz melodi mutluluk Ölüyoruz batan güneş gibi Bizi dirilt başka bir şehirde tanrım Dilimizde kutsal türküler Yanan ağıtlar ve okunan masallar Hüsran mevsimidir ahali Duyduk duymadık demeyin Yalnızlık bütün cazibesiyle şehrimize geldi Bölükçe yürüyüş halindeyiz yapraklı kaldırımlarda Kafamı taşa vuruyorum ve kar yağıyor Ah! Ölüm bize ne kadar yakın Yakın mıdır Öyleyse kalemim kılıca döner Başka intihar yolu bulamıyorum. (Büyük bir kalabalık görüyorum Sokakla caddenin ahenkle seviştiği nokta İnsanlar hissiz performansın eşiğinde Sanatçılar bedelsiz yoksullukta boğulurmuş) VI. Anna Biblolar hastanenin önünde ise Suçlu psikolojisine döner yalnızlık Ritüellere boyun eğdiren alışkanlık Yoksul ama soluksuz Beni anlamalısın Bogdan Üç günümüz var yaşamak için Bogdan Park köşesinde bekleyen yalnızlık Sigaramı içlice çekiyorum. Duy bunu Yaslan göğsüme olmazsa Konstantinopolis ve Rus Ruleti Bizi bekleyen türlü türlü ölümler Sizi bilmem ama benim acelem var Anna Nasıl da geçiyor zaman Gözümün içine işleyen ıslak hüzün Ne de olsa bir kaçıştır ölüm. Bogdan Böl Bir yalnızlığı iki ucundan tutup Ortadan ikiye böl İki kere iki yine de iki Ben ve sen Hasret ve hüzün Yaprakların solacağı güne dek Yani bir yılı daha bitirir gibi Ölürsek. Kim bilir Tanrım Olmazsa sen bizi sev Üşüyorum ben bu hüsranlarla Anna Bak bugün batıyor güneş Bir gün daha sona eriyor Yarın geldiği zaman önemle giyinmeliyiz Yepyeni yalnızlığı karşılayalım! Bogdan Bilemiyorum Anna Soğuktan hissizleşiyorum sanki Anna Uzat elini Bogdan Gönlümde uçuşan kuşların ağlayışını duy Gün gelir onlar da ölür Biz ölürsek mutluluk fotoğraflarda kararır Bogdan Ben yaşamıyorum Bu dünyadan bağımsız ruhum Ve yalnızlığımın krallığı Acımıyor artık düşlerim Kırılmaz kalbim esiyor güçsüz yeller ile Bu hüznü ve yaşamayı ben bilirim Bilirim öyle ya Kadeh kaldırıyorum görünmez mutluluklara Yaşamıyorum artık nasıl olsa. Anna Üçüncü kez yakana iliştiriyorum Şehrime gel Gönlümde uçuşan ağlak kuşlar öldü Seni yalnızlığın ellerinde bile sevebilirim Daha da olmazsa öldür beni Çözülemeyen cinayetlere konu olsun Sıralansın bir kış günü Benim yalnızlığı kaldıracak kalbim kalmadı Daha da olmazsa, öldür beni. Bogdan Sen yapraksı sesinle ölüme giden yoldasın Ben bu sessizlikle yaşayamıyorum arık Topluluk Çöl fırtınası Toprakta biçilen yalnızlık teması Yaşamak ve ölüm İkisini eşdeğerinde terazilere konu etmek Yapılabilecek en sıkı eylem Meydan ortasında Hüzün ve hasret adına Diri diri yanan günahsızlar Suçluyuz! hiçlik bizimdir Destansı kahramanları içimizde öldürdük Bizler de ölüyoruz ölümün sığ sandıklarında Nefes alamıyoruz Yalnızlığı sırtlayıp göçüyoruz |
demeden geçmek olmazdı vesselam