Kalabalığının kenarında
--
hazır değilim elinin kolunun geceye dökülen sesine yine de bir yabancıya gitmesin gülüşün denizin gözlerine bir şeyler fısıldarken ben taşı ırmaklarımı bir adım ileriye bulutlar sessizdir aslında düşündüğünden yine de gökyüzünü kilitle vedası kendinden büyük aşklar için adımları sırtlayan yorgun kaldırımlar, acısını kanata kanata sevenler için uzandığın tüm yatakların uykusunadır ortaklığım. yoksa dinmez dışarıda gecenin uğuldayan sesi nefesimde orta boylu bir kadın çığlığı yer açmak için yalnızlığına kalabalığının kenarında yüksek duvarlı evler sandım ya gözlerini orda düştüm aslında, bırakmadan önce inanmadım hiçbir şeyine gitmenin ellerimi taşıdıkça yanımda, yüzünün kokusu benim kızıla kesiyor ya bazen şehir, öpmeye uzanırken o sıra unutuyor kelimeler boşaltmayı anlamını kendime uğramaya çok varken ölüm diyorum nasıl kötü olabilir upuzun bir uyku göğsünün karanlık kubbesinde. hazır değilim bir narı patlatıp ortasından darmadağınık olmaya yine de avucuma ıslak bir örtü gibi serilsin sıcağın kırmızıysa kırmızı işte mercandır içim akmaya gider gibi uzağına uzağına çok uzağım sevgilim, yerleşsin ya şuncadır bedenimiz evrenin tertemiz yatağına, toprağına bereketinin belki Nevşehir’de taş bir evin Ermenek’te badem yüklü dallar yüzümüze doğruyken neresiyse neresi güzel memleketimin, daha gerçek değil hiçbir şey bir aşkın ortasına çırılçıplak düşmekten… |
şiirin kucağında..
çok özel bir şiir
tebrik ederim.