KARARSIZ KARIŞIKLIKLAR...Ben şiir yazmaktan anlamam, onca derin şiir bir nehrin sularıyla bir olup ölü şairlerin kabarmış toprağını ıslarken hele de bana bulut sonrası ayın suskunluğu kalırken dudaklarımda, yarım porsiyon eski sevişmelerim ki bana aşk hep terli yakışır, akan suları emzirilen şu küçük çay ve tümseğindeki bu bulutlu tepeler daha yakın değil mi ki göğe… Az sonra saatler vurulacak On iki sarı benizli bir mevsim Hangi yana dönse uykular az soğuktan üşüyecek İçeride derin irinli bir hasret türküsü…. Sarılmak şu an yapraklara Avuçlarımızda vuslatın adresleri Çingene dansı alevlere emanet terimiz Ki yollar kapalı kaldırımlar karlı Cenaze merasimi resimler… ** Asma ağaçlarından düşecek taneler Şarap dolduracak yalnızlık Markis suskun karanlığı kupasında dinleyecek Çakır yıldızları toplamak çobanlara bir de çocuklara… .. Helena’nın kısa etekleri arasında cenneti sunan sıcaklık Cehennemden b ir melek keşke gelse de öpse boynumdan Akarsular akar sular… Alevler ki içimizde kor olan şarkılar Nakaratlar karanlığın sesini boğan keskin hançerler… Şimdi açmayacağım gözlerimi, tüm camlarım sabahlara fora , kokun dolana durursa dursun odalarım ki tarih ve takvim tek öğünlük yevmiye, az toprak doldurmalıyım vita kutusundaki eski tutkularıma. Kağıtlarda eski yazılar ve karşımda duran eskimeyen taze geceler…Ay az çekilse ayaz vurmadan gözlerinden öpeceğim…Sonrası, kayarsa kaysın toprağa en parlak yıldızlar…. |
Yüreğine sağlık
Kalemin daim olsun üstat
_?_-_____________________________________Selamlar