“ Her insan çıplak doğar, çıplak gömülür; her şey beyazla başlar aslında. Kundaklar ninni sever; kefenler dua…”
Aksak ayaklı karıncalar kalkmış Bilenmiş bile dünden yüksekteki tepeler Kabarık topraklar fışkırıyorken suskun Dışarıda bahar telaşı her yerde Badem çiçekleri mi dersin Eriyen karda akan yüzünü yıkayan balıklar mı…
Bir vadi ortası yankılanan ezgiler Köpük köpük nehirler Kurumuş çeşmelerde şarıltılı şarkılar Arıların kanat sesleri Az aydınlanırken hava bir şeyler göz kırpıyor…
Ona dair ne varsa toplanıyor Biriken her şeyden çok şey olabiliyor Tükenirken filizlenmek Üretirken cümleleri kağıtların azalması gibi İki sayfa bir adam boyu…
Dün yine bekledim gelmedi yine Yokluğunda bıraktıklarıyla yetindim Ruj izli izmaritler Çayı karıştırdığı kaşık Kapı az sonra çalacak diye beklediğim dakikalar, ömrüm…
Arkasında kalın bir bilet Beyoğlu şahit Her gece bahane bulup yemeklere gittiğime Karşımda tarifsiz sessizlik İçimde koskocaman “MASUMİYET MÜZESİ”.
Küçük kayıklar kıyıda Büyük gemiler deniz ortası matiz Demir atan romanlar bir martıyla konuşuyor Yolun tam ortasından bir tramvay ilerliyor Ötede tam dönüşte…
Dev gibi öpüşse ne varsa… Parklar, heykeller, raylar ve çiçek satıcıları….
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MÜZEDEKİ ROMAN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MÜZEDEKİ ROMAN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
sanki.
Çok keyif aldım. Sevgi ve selamla..