3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1563
Okunma
“ Her insan çıplak doğar, çıplak gömülür; her şey beyazla başlar aslında. Kundaklar ninni sever; kefenler dua…”
Aksak ayaklı karıncalar kalkmış
Bilenmiş bile dünden yüksekteki tepeler
Kabarık topraklar fışkırıyorken suskun
Dışarıda bahar telaşı her yerde
Badem çiçekleri mi dersin
Eriyen karda akan yüzünü yıkayan balıklar mı…
Bir vadi ortası yankılanan ezgiler
Köpük köpük nehirler
Kurumuş çeşmelerde şarıltılı şarkılar
Arıların kanat sesleri
Az aydınlanırken hava bir şeyler göz kırpıyor…
Ona dair ne varsa toplanıyor
Biriken her şeyden çok şey olabiliyor
Tükenirken filizlenmek
Üretirken cümleleri kağıtların azalması gibi
İki sayfa bir adam boyu…
Dün yine bekledim gelmedi yine
Yokluğunda bıraktıklarıyla yetindim
Ruj izli izmaritler
Çayı karıştırdığı kaşık
Kapı az sonra çalacak diye beklediğim dakikalar, ömrüm…
Arkasında kalın bir bilet
Beyoğlu şahit
Her gece bahane bulup yemeklere gittiğime
Karşımda tarifsiz sessizlik
İçimde koskocaman “MASUMİYET MÜZESİ”.
Küçük kayıklar kıyıda
Büyük gemiler deniz ortası matiz
Demir atan romanlar bir martıyla konuşuyor
Yolun tam ortasından bir tramvay ilerliyor
Ötede tam dönüşte…
Dev gibi öpüşse ne varsa…
Parklar, heykeller, raylar ve çiçek satıcıları….
5.0
100% (11)