Gökte ay Güvertede bir martı Gece vakti Garip kalmış bir şubat…
Simitçiler birazdan açacakken tezgahını Serçeler hem de sürü sürü konacak yere Sisli bir Ankara’nın kenarına Suskunluğunu bozacak caddeler ve otomobiller…
Usulca düşlerin düşecek ellerime Ufak en ufak kokunla Upuzun bir hayal kurmak için Ulu bir çınar olacak uzak olan o deniz…
Şimdi hangi şiir uyutur ki şu yastığı Şubat üşümesi bir resimsin Şakaklarında gülümseme -benim seni öpüşüm- Şurada saç tellerin düşmüş-ki resmin o emanet-
Yaşlanıyor her şey daralırken hayat Yemyeşildi oysa gelişin Yanı başımızda karanfil kokulu rüyalar gibi Yeni kitapları okuman gibi
İlkin üşürdüm İklimlere inat seni yaz gibi sararken yorganıma İyileşmek için iki dize sarardım yüreğime İrkilsem de sabahları…
Sen bana gülümserdin resminle Sonrası sonsuzluk olurdun Sabahlarım ve serçelerim… Saatler hep seni gösterirken Sus hep orda kal ısıt beni takvimlere inat camlarımı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Camlardaki ses... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Camlardaki ses... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Her şair biraz siyaha öykünür fakat mümkün değil belli etmez şiirin rengini.. Hüznün de bir rengi var..Hümanizm,aidiyet,kalp ağrısı ve doyasıya düşler.. Cam'a dair bir şiir olarak algılıyorum,çünkü bir sözü anımsatıyor 'Ey cam beni kimseye gösterme'! Aşka asaleti getirmek öyle herkesin harcı olmuyor..Camların buğusuna şiir yazabiliriz şimdi.. En başta hüznünde bir rengi var demiştim,fakat şairin rengini belirtmeyeceğim.. şiire bağdaş kurup okuyan her okur kendi karar versin.. 'Serçeler konsun' bundan böyle omzuna..sevgiler..