Suyun Öteki Yüzü
Cömert Yılmaz’a
kuzey rüzgarı yalıyor yüzünün yangın tarafını bir kara taşa oturup içini yakıyorsun herkesin bilmediği bir dilde yırtarak ömür çarşafını... kimsede kalmadın kendinde kaldığın kadar. sazdan kopan ezginin kardeşliğinde vuruldun yarana tuz dökerken gördüm gecenin tül karasına düş salarken kalbinde titreyen nağmeleri topladım şiirden şarkı, şarkıdan yürüyen hüzün ördüm.. herkesin kendini teslim ettiği biri var.. efkârına mırıldandı çocuk yüreğim kovuğunda yanık koza kokusu hicranina gölge oldum şakağına dayanan beyazlar, ne çok isteğimizdi kırmızı yangınların döşünde çekerken mor h’isi ne çok kapamak zorunda kaldık gözlerimizi.. ölmenin yaşı kaç olursa olsun mezarı dar.. yollar sızıydı cam kenarlarında can sız(l)ardı. ecele tezkereydi birikmiş anılar nefesi solumak miladdı. ve kendine dalmak herkesi görmekti yokluğun can pazarıydı. çünkü dünya bir uçurumdu biz suda uyanmıştık.. yetiştim sana taşına bir avuç yaş getirdim uyan adım bahar.. /yüksel batu |
iyi adamların
dört duvar arasına tıkandığı dar çerçeve
bizler aslında şanslıyız
bu kadar rahat kalem oynatma şansımız varken
birbirimizi yemek için, fikirlerimizi masaya servis ediyoruz
*
canım kardeşim
geciken ziyaret için af ola
"gözlerinden
gözlerinden öperim
bir umudumda sende anlıyor musun"
teşekkürlerim
ve sevgimle