Burada Ekmek Ve GünRoboski (Uludere’ye) biz hep gittik tanımayanlar için gitti dedikleri bizdik çanakta kırılan büyüleri bıraktık kendi çalgısıyla ,damlayan damlara gömerek uykularımızı. gitmeliydik bir sofraya gülüşleri avuçlarımızdan damıtmak,taşları sıkıp onlardan azık çıkarmak için önce uğurlama ellerinden ardımızda gümüş tasların sularından düzlüklerden çetrefil t/uzaklara doğru ama hiç kalmazdık kalamazdık kâhrımız sofrada bağırmasın diye gitmeye alışkın eğri bir yüz biçimi ilkesi en çok yanılmışlıkla anılan bizlerdik. bilinir ki, yani toprağı toprakla doyurmak göğü sağaltıp, acıları çoğaltmaktır bilindiği kadarıyla.. bilinmeye zorunlu bu masalın aslı bura işte ! noktalanmış tek bir gecede yaşanacakla birileri için artık toza,yaşanmaz küle benzese de hatırlamak. II burası dediğim hep hâr,hatırlanıp hatırlatmaya mecbur, taşınmamış taşlaşan o büyük taşkınlıkla anılsın ve bilinsin. denilsin elemiyle,izâhı höyküren sızıdan sarpa döndü kar-beyazı değil görülsün bu dağ oyuğu kırmızı baktırıyor her dem. çünkü burada sisle arası iyi bir tek ölümdür yok olmanın diğer adı gün eliyle. donmamaya direnen elleri kalplerindeki tedirgin sıcaklıkla hohlatan dünya merhameti bu kadar sevdi yıldızların ışıltısına dilek fırlatan masumiyeti kara ölümler sunmaya devam ederek sunar, sunmaktadır diğer acılardan az görünen her yeri yeni acılarla tanıştırarak. bu fasıl doğumdan gelen bir göz lekesi olur öyle olmaya mağdur o gözle büyülür o gözler ki içi boşaltılmış evlerdir,yakılmış köylerdir büyüklerin ölmesi şaşırtıcı burada burası hep çocukların ölme alışkanlığı kurşun sevme zorunluluğu dahası ilk ölümle dünyaya göz açmanın büyüsüdür yani büyütmeyen o mağrur giz büyüdür. dediğime gelmeyen kalışından öğrendiğim buydu burada en çok annesi olmalısın yasının en çok annedir yarasını taze tutanlar. sonra ekmeğin dağlarda bölünmüşleğine şahitlik, dağların sırtında vurulmanın soğuk karlara inen küçük yüzlerin kalkışına takatsizlik bu nasıl bir masala tanıklık ah.. kendi masalında vuruluyorsun haberin bile yok.. gençtir burada acılar,yakışıklı fotoğrafların ağlayışı hicrânı dökülüyor durgunluğun kafeslerine. sonunu başa döndüren bir hayat hızla korkuyla,süratını tamamlamış evlere kan dağılımı yapıyor diller aynı marştan,eller aynı hizada titriyor nasıl diyeyim burayı genzi yakan lokmaları yutkunmak bunu tekrar tekrar ederek başka hüzünlerle kendine ikna olmak yaşamaya buna sabah etmek, ah buna hayat demek,!ne güçtür.. ne büyük bir keder.. ekmekten ölümü hatırlamak... III ekmeği namlu ağızlarında yemenin türküsü var burada , adına roboski deyin adına ekmeğin vurulduğu yer deyin ekmekten damlayan kan bilin öyleki almaya mükâfatın yas olduğu yokluğun yollara koyduğu dile bir kurşun öğretisi notaların eşlik ettiği faili belliyken sus biçimi anlatılınca ürkek,varılınca titrek bir düğüm halkası o düğümlerden saf tutup konuşan yüzlerin bakışlarına eğilin ve deyin dünyaya uzanan yaranızdan ey dünya burası ne ferfecir ne mağlup ne derin..! IV münbit acılar bahçesiymiş bu toprak, en çok kurşunlar öpen bu dağlar öyleki birinin gözleri çatlayınca diğerinin kalbi kanamaya başlar. kenetlenmek dünyaya burada büyük bir yalan koca bir talan efsunu eller ellerden ayrıldı çünkü artık buzlarla karlar göğsümüzde açılmış koca bir ateş ’aralığı’ ah ki! ah.. burada sular daha çok konuşur, bunlar burada hiç durmadan yarasını tazeleyenler harıl harıl , ilmek ilmek siyah işlemeler sürüyor dumanla karışık kendiyle sıkışık başkalarına açık bir yarayla anladım anladım neden böyle ç/alışırlar sustuklarında canı olmayanlara dil uzatarak çünkü makasından iğnesine kadar utanç var istendikçe bu masala beyaz bir hırka. IIV çıraları bir ceset gibi evlerin ortasında sallananlar bakıp bakıp ah.. diyor içini koparan ağrılara sular uyanıyor bu iğribar susuşta nasıl anlatayım bir gözyaşı tanelerinin söze gelip, ey dünya nasıl duymadın bu koca yıkımı sen ve seninle susanlar bir utanç boynunuzda sarkıyor günbe -gün. hatrı yok hatır değil bu vurulmuş kıbledir! elbette hatırlanacak.. -burada ekmek ve gün, hergün hergün aynı sessizlikle,aynı çığlıkla yutuluyor yenildikçe bir mezar kanıyor tam kalplerinde ekmek ve gün burada ölümü kanatıyor ah ölümü ölümü ölüm... /yüksel batu |
adına roboski deyin
adına ekmeğin vurulduğu yer deyin
ekmekten damlayan kan bilin
Ne güzel anllatmışsın kardeşim.....
Yüreğe,kaleme selaam olsun..