2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1252
Okunma
anlattığım herşey hükmünü yitiriyor yavaş yavaş
anlaşılmamak örüğüne çarptıkça.
bir zamanlar
sorular sorardım
durmadan,ve hiç sıkılmadan
yanıtsız kalan sorular arasında hayatım
yavaşladı
susmaya meyletti beni.
ben o zamanlar da:
neden derdim neden
insanların içine ışık sızmıyor
neden
kendi yüreklerine sınır koyarlar,hangi patikadan
geçsek çitlerine takılıyoruz yalanlarının
cebimizde usul usul kanıyor doğrular.
kısık bir ateşe kaldım,büyük ateşler bu kadar yakmaz biliyorum
yürek dolusu söz atımıyla kaldım bu ateşe
anladım,anladım ki baldan söz olmaz
sözün uzunu ve yaşanırı acıdandır.
kim alır bunları üstüne
üşümedikçe
ateş mi hatırlanır,
sanmam..
yanıldığım yanmamdır
çünkü:
sebebini aramaya çıktığımda ömür cebinden tükettiğimdir..
bu salt cümle,kırılsa yanık adında bir kadere rastlarsınız
zaten iyi kaderi olanlar uzun yaşamazlar
kötü bir yaşayışın uzunluğu iki kat daha fazla..
epeyce uzadım her cümlenin sonunda nokta kala kala.
sonunda iki noktayla bir soru gibi kaldım dünyaya
biçimi kısık,bakışı üzgün bir duraklamayla..
/
kime seslensem,kime biraz yükten konuşsam
frekans değiştir diyorlar
baldan söz ol,acıdan sıyrıl
anlat.!
ama nasıl ?
kül sunsam,belki uzamaz yüzümde bu kadar bükücü aptallıklar..
çünkü
hoş bir gülümseme,içten bir çıkış değilse
sadece yere düşer
ancak yeri tamir eder,bir boşluk niyetine..
anladım:
kimse kimseyi anlamaz
anlatılanlar giyinip,anlaşılmaya soyunulmuyorsa
nasıl ki,intihar etme vakitleri
kusursuz,ezberlenmiyorsa..
/ Yüksel Batu
5.0
100% (5)