6
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1344
Okunma
desem ki bir bardakta ömrümü içiyorum
yudum yudum
veya bir kuyuda
herkesin içine tükürdüğü.
çok uyandırmışların uykusuydum
sesim
uyanışım
kalsın diye kemirdi ruhumu.
çalkalanan gökyüzünün matemi
sindi
sonra,
elleri dokundu omzuma yağmurun
ağlamayı unuttum
kestim sesimi ortasından
bütün konuşmuşluğum silindi
kör kütük dünyaya çıktım diyebilirim
herşeysiz
herkesin en az bir kaç kez öldüğü.
at kılıç devrini geçtik diyordu büyümüş kalbim
artık hüznümüze yaya gideceğiz.
yürüdüm
atlasın kederli çizgilerinde
bilindik,tanıdık geçtiğim yollardan incinmiş mezarlar konuştu
oysa ben yalnız
suya diyecektim
o büyük kutsiyete
meğer oda kanamış
tanık tutulmaktan.
diyecektim ki;
ey su!
sesinde yaşamışlığım vardı
hayata bir nehirden akmışlığım
dağlarından,uçurumlarından öpmüşlüğüm
vardı ki neden durdun
en keskin yerinde yaşantının.
konuşmadı kökün toprağa olan inadı da göçtü
bir rüyaydı sanki bende hayat
sarhoşlayarak ömrümü, inceden inceye süzüldü.
desem ki;
üzümün acziyeti
şarabı yılgın bağı bestesi yangın bir vaziyet bu,
hal - beyanım
ne demeli buna
diyorum artık dünyaya bakışım üzüldü..
/ yüksel batu
Not: bu şiir Kaos Çocuk Parkın’da Yayımlanmıştır
5.0
100% (8)