DÜŞ BOZUMUkanatsız kuş nereye göçebilirdi ki en fazla bir sonbahardı görüp göreceği bir eylüllük uçmaktı yaşadığı sevinç ufuktan silinmiş mai surların ardından okunmuyor gökyüzü derinden kanıyor uykular düştüğüm vedaların tozuna bulanmış adım yolcusuz istasyonlar kadar ifadesiz kavuşmalar kalmadı zerreme değmeyen hiç bir yangın mıh gibi aklımda mızrak gibi bağrımı deliyor evlat acısı kan sızıyor soluğumun bir yanından dokunamadan çekilen el kazıyor mezarımı ısınamadan sönen kor yakıyor toprağımı simasında kelebek gülüşlü merhabalar yönsüz bir bekleyişin nazında zaman say ki ben öldüm çocuklara değen kurşunlar göğüs hizamda göğümde çırpınmakta yusufçuklarım kalbim ! kapama gözlerini düşler ayıkken değermiş döşe tenha bir masalın düş bozumu an |