UNUT GİTSİN’ kimsenin görmediği bir yerde ağlamak ne kadar erdemse çayı ocakta unutmakta o kadar ahlakidir zira her ölümlü yaşamaya biat ederek pişiyor harda ’ ah n’idem yaram azdı güldür güldür geliyor sular derelerden zayi oluyor aşk ahtım bahtımı terk ediyor adı aldanmaca kızma başkaca açılmıyor bu kapılar kökü kimsesizlikse tutunduğun bir dalın hayli zor oluyor uzanmak yaşamaya susturulmuş dudakların buruk vedalarında hıçkırığa karışıyor sevinmenin iç yüzü arzusu büyümek olanın özgürlük olunca diğer adı ateşi sevenler ülkesinde d’evler kibrit kutusuna saklanıyor kadınlar hep ağlamaklı ardından uzayan bir suskunluk baktıkça derinleşen çizgilerde aşkın d’okunuşu var sızımıza şeker yaramıza şerbet can çeker ten bıkar ateşse daima yakar ama sen utan müslüman ülkesinde garip kalmışçasına öz yurdunda unutulmuşçasına utan utan ki kızarmalı çehrende solan o güller çünkü sen olmalısın kopan dalından yaprağa yaren bağışla olup biten ne varsa iyi huylu engereğin insafına sığın küsmeyi de unut gitsin tırnağınla kazdığın toprağın buna ihtiyacı var suyun asaletinde dirilmeli ya soluğumuz ıslanmak en güzeli aynı saçak altında unut gitsin |