GURUR ÇİÇEĞİBir sürgün beldesinin karanfil kokusunda İlmek ilmek okudum yaprağın dokusunda Kızların dudağından düşen beyaz ağıtta Güllerin gamzesine değen nazlı öğütte Şarabın alasını içerdim ellerinden Zehr olsa ne çıkardı dökülen dillerinden Derdim ki haber gelse vuslatın denizinden Çağlayan misali ben taşardım hep izinden Ne makber kayboluştu ne toprak bir ölümdü Bana sensiz her nefes yapılacak zulümdü Fakat ben dimağında sadece bir meraktım Şafakla sonum yoktu karanlık bir firaktım Kurulan sofraların bir ben oldum tanığı Aç kalan mahlesinin en günahkar sanığı Madem güneşin yönü ufkuma bakmayacak İçimdeki heyula gerçeğe akmayacak İşte bu gün burada kopsun artık bu zincir Göklere de sığmadı yerde ağladı incir Bundan sonra yokum ben günlere kilit vurdum Senden önce kaleydim devrilmeyen bir surdum Ah ben arşı ölçerken sen hala oyundaydın Gözümdeki damlanın en sıcak toyundaydın Yürekte titremezse aşk dağ olsa nafile Yürür gider nihayet yolda kalmaz kafile Okyanus olsan ne ki boğarım bir damlada Küllerimden dirilir kalkarım bir hamlede Belki de bilmiyorsun ben gurur çiçeğiyim Yalancı baharların sır dolu kaçağıyım |
Şafakla sonum yoktu karanlık bir firaktım
İçime işledi beyit beyit dökülen dugularınız susup ta söyleyemediklerimize tercüman olmuş..
Ve final harikaydı
Belki de bilmiyorsun ben gurur çiçeğiyim
Yalancı baharların sır dolu kaçağıyım
Arkadaşım önermişti sayfanızı iyiki önermiş...
Tebrikler Selamlar