Bir çocuğun gözünden akıyorsa ala dönmüş yaş, Ya yürekler pas tutmuştur ya da ruhlar insanlığa aç…
Artık ruhlar için de iftar vakti! Ezanlar yırtarken bir miniğin sesinden Fotoğraftaki baba cemalini, Yüreksiz, istemeden… Bulutlar hüzünlü, taştı taşacak Savaşın çocuklarının üzerine damlalar Arş-ı aladan kaderine ağlayacak…
Başını dayayıp yumuşak yastığına Rüyalarında sarıldın ya babana, O zaman karanlığında titredi babasızlık Savaş çocuğunun kışa dönmüş Sol tarafında, Kendi yağında kavrularak...
Adının yanına “yetim” koydular, Hediye saydı, aldı koynuna, Olur ya onun babası da uğrardı Derme çatma; Hiç tadamadığı Pamuk şekeri tadındaki rüyalarına…
Sen annene toprak kokusu sinmiş papatya yerine Kan rengine bürünmüş mermi uzattın mı hiç Canını içine kattığın? Yoksa bu akşam gezmeye gidememek miydi İçine attığın?
Parka mı gidecektiniz El ele tutuşarak? Salıncakta sallanmak, kaydıraktan kaymak... Ah be kardeşim, Salınamadık ki biz yerimizde, Kaydıysak da düştük çamurların kara bünyesine, Tahterevalli desen, biz hep hafiftik Umuttan taraf; Ağır bastı hep Bomba sesleri izin almadan Kapı kulpunu zorlayarak...
Gelme diyemeden, Yüreklerimiz sofrasından doyup, Hatta insanlık orucunu dahi açamadan;
Bizim için kapandı süt rengi sayfalar, Kibritti kirpikler, gözlerde tüttü hep İlkbahar...
Bir uçurtmanın gökyüzüne sevdalı yüzünde, Ummanların el değmemiş ülkesinde, Bayramlık kıyafetlere sarılan minik çizgili ellerde,
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Umuda Uçan Sabırlı Savaş Çocukları şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Umuda Uçan Sabırlı Savaş Çocukları şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.