sensiz şafak sökerken..
perçemi düştü rüyanın,
ekseni kaymış bir an’a giderken durmadan, süt diliyorum diline, geçmiş olmasın haramdan. Yapraklar savruluyor yerlere, güneş kızgın bir alev püskürtüyor, kırılmış sazı aşık atanların, dil lal oldum diyor... Dinmiyor eksikliğim, zaman yetmiyor en dahasına, çakır gözlerim kanıyor, doktor ameliyat diyor, ben hissiyat diyorum... sokak çıkmaz.. can gibi duruyor ortada, evveli esrik ve umutsuz nihayet, bir ışık diliyorum hüzmesiz... kaldırın üstümü başımdan, çamur değen günlerime, adalet bekliyorum... akyuvarlarım renk değiştirmeye gönüllü, nefesim eksiliyor, kısalıyor her gün. şekerli yoğurda başladım tekrar, adımın üstü çizilmiş heveslerden, bugün de düştüm seherden... serabına yenildim ne mutlu, suskun kelimelerim. ayaklarım sürüklüyor hayalinden... kavrulmaya muteber, upuzun ufuksuzluklara, sina’yı diliyorum... Yandı burcu sen kokan köklerin, pahası üç beş kuruş ederi var sevgimin..! üryan düştüm dünya ya, üryan gidiyorum. eksik kalan yarımın diğeride senindir. istemem hiçbir azam bende kalsın, bağışladım.. boş olsun içi, kimse bilmesin... kopuyor yokluğun yokluğuma, tüm acılarıma, fatiha istiyorum.. yaprak düştü sevgili, tüm günler hüzün sensizlikten, bir ses yok nefretten. zamanım kalmadı üç iklim sürmez varlığım, yolculuk başladı gidiyorum... İsmail Yılmaz |