saçak arasına gizlenmiş üç beş kelebekzulamda bedelini naralarla ödediğim, göz kanması yaram.. dilimde yalancı secdelere inat, dudak çatlatan o tutmayan duam... mil çekilmiş sesimin sedasına, nefesim soğumuş içimde ki yangından. düşlerimde yabancı uykular, ne çabuk tükendi o bitmeyen yarınlar... süslü sitemlere soyunan varlığın, dipsiz kuyularda müebbet büyütür. bilirim esresi eksik besmelerle beni andığını, bilirim geveze hıçkırıklara, burnumun ucundan el salladığını... "biriken iç çekişlerim şakağımda titreyen hasretimle kaçtılar.. bileklerim artık dikiş tutmuyor..." mühim değil parmak izlerinden sen sorumlu değilsin.. bu olay yeri o olay yeri değil o olay bu olay değil... hayret etme şimdi ünlemini senin, koyduğun bu cümleye. mum alevi ile aydınlanmaz bu karanlık, uçuklamış hevesim başladığı yerden. neden kaçak gülümsedin bilmem, helal sevmelerle alnım çizilirken terden... saçak arasına gizlenmiş üç beş kelebek, penceremde uykusu kaçmış bir tutam mor yonca... mavisi ölmüş gözlerim, ceplerimde çakıl taşları. kir tutmayan parmaklarım, notası kırılmış ıslığım boğazımda. güvendiğim karlar yağamadı göğsümde, alev alev biriken keder menşeli dağa... çünküsü bile terkedilmiş hayallerimi, yolunu şaşırmış ayaklara ezdirdin... nefesime iliştirdiğin üvey öksürüklerle, yalan giyindirdiğin sokaklarda, beni üryan gezdirdin... "azrailime verdiğim sadaka ile uzamaz ki ömrüm.. sen sağ ol ben bugünde ölürüm.." İsmail Yılmaz |