kirpiklerinde soytarı bulutlarkirpiklerinde soytarı bulutlar, denize koşan ırmaklar avuçlarında. mülteci heveslerde rengarenk, şah damarından uzaklarda, ölmeye yüz tutmuş yediverenler. - bak yine çakıl taşlarıyla vuruldu seni sevenler... beş vaktin tamamında, ezan ertesi dualardasın. cehennem alevine minnet ettiren bakışlarınla, karabasan öldüren rüyalardasın... kırıldı kapısı kalenin, tek bir gülle yemeden. geçer mi ? siyahları gökkuşağı sanan bu ömrüm, seni her gün sevmeden... - yak yandığım alevler alevlensin gönlüm seni gördüğünde güzelsin... duyulmaz o yurtta yutulmuş hıçkırıklar, başak kokulu güz günümsün burnumda. parmak uçlarından gerisini anlatamıyorum. saklı sükutlarla saat saat, kendi zincirimi örüyorum tırnaklarına... ay ışığı ağlar senin olmadığın geceden, özgesine söz düşmez hiçbir heceden... - ak düştü ruhumun ormanlarına, senden gerisi gerekmez yarınlarıma... bilmem ne kadar ömrün sonuna yaklaştım, bilmem bu kadar siyahken nasıl aklaştım. bilmem kim kaçırdı ruhumun boğçasını, saldım semaya gönlümün uçurtmasını... " gökyüzlüm, bırak emanet bir tel saçını, ruhum kuşansın aşk acısını..." İsmail Yılmaz |
Dilerim ki ne kızgınlık ne de kırgınlık olsun insanın göğsünde. Milim dahi kaymasın sadakat, vefa ve huzur.
Şiirin siyahlarına aklımdan düşen beyaz kelimelerin gürültüsü bırakıyorum. Daha çok ses çıkarsınlar diye.
İyi akşamlar dilerim