münzevi
göğsümde geberik bir ömrün kalanı,
zihnimde yurtsuz yarama sualler. dokunsan yıkıldığım yerinde altına gireceğim. dokunma ! yoksa son nefesimden bile af dileyeceğim... ateşten şelale var özüme kast eden, peşimde dil damak kuruturcasına kovalamakta. ekmeğe yağ, yağa bal, bana kal düştü yine. kalmak mesele değilde, esir düşmüşüm kör yarınlara. küllerimden doğsa doğsa, is doğar umutlara... mevsim, yaprak intiharıyla bulut münakaşası. ay, ankası çakılmış bir aşığın bağ bozumu. gün, sabır sabır diye yok oluşa çivilenmek. an, dikiş tutmaz yarama tütün çabası... "ne olur ki sadece bugünlük, yarından daha fazla sevsem seni. ne olur sadece bir gün, kendi başının boşluğunda gezdirsen beni..." metruk bir avluda kendimden münezzeh, ıslak dualar kuşanıyorum gözlerimin mavisinden, göğün mavisine... seni düşünürken kaybolduğum senlerden. can çekişen kirpiklerime sesleniyorum, meşum sözlerimi yuttum boğazım cehennem yanığı. nabız atımı sevdim seni, hafızana emanet bıraktığım şiirlerimdir tanığı. " zifiri karanlıktan yolunu buldum hiçliğin, kabul görmez tövbelerce sonu geldi gençliğin..." İsmail Yılmaz |