KIŞ KOKUSU ŞUBAT....
Kar kokusu…
Zulasında mevsim taşıyan resimler üşürken düşer ayaz Kar beyaz bir Ankara’ya katre katre düşer matem... Yakılan kentlerde kül olur dizeler İçinde imgesel sözler yanarsa yansın Kan akarken dışarıdaki ırmak Su Su Su Kurudu dudaklarım öpüşmelerindeki seraplarda… der bir dere… İki sevişmenin terli iklimini taşıyan nevresim Titrek bir soğuk, camlarda buğun Nefesin cennet, dışarıdaki kuşlara Kaldırımlar kalksa ayaklara onlar da girecek çıkmaz (günahkar) sokaklara…. İki yıldız bir gökyüzü Matem tutan yosunlu deniz dalgalanırsa dalgalansın gözlerim (iz) de Biz düşersek düş/elim en yüksek uçurumlardan o dalgaya…. Ha desen esecek kırık yelken Küreksiz yürek işçiliğine kalacak iki adım Kurak başkentin tam ortasında bir kış güncesinde sen geleceksin Belki de… Yokluğun esaret ve forsa kürekçiler yürüyecek On ikisinde vurulurken şu şubatlar… Ben kar gibi vurularak düşeceğim eteklerine Koynumda sana söylenmemiş deli fişek kelimeler Zulamda harap virane mektuplar Önce karlar üşüyecek kirpiğimde sarkarken bakışların Ardından apansız sen düşeceksin Yürüdüğümüz o eski yerlerde lapa lapa hatıralar Parkamda kokunlu gölgeler Sakın kimse kapamasın üstümden kayan yıldızların IŞIK larını… Karanlığı yorgan yapsam da kendime Sen yine de gel ateşböcekleriye bir olup ağustos yanlarıma… ŞUBAT ORTASI ÜŞÜMEDEN HATIRAN… GEL/SEN YENİDEN…SİLİNMEDEN KOKUN YASTIĞIMDAN… BİR İHTİMAL KOKAN ŞİİRLERDE….SU GETİRSİN RÜYAN KURUYAN DUDAKLARIMA… |
On ikisinde vurulurken şu şubatlar…
Ben kar gibi vurularak düşeceğim eteklerine
Koynumda sana söylenmemiş deli fişek kelimeler
Zulamda harap virane mektuplar
Önce karlar üşüyecek kirpiğimde sarkarken bakışların
...
kutlarım