Olan İçin Şiir
Bir keresinde bir pandanın yeşillerle boyanmış bir kumaşa sarıldığını görmüştüm
Otobüs yolculuğunda akan giden pencereler ve içleri kum dolu taşıtlar Kırışmış kumaşın önü ve arkası aynıydı işte Ve tanrı: yaratmanın doruklarında bir defaya mahsus mahşer yaratıyordu İşte kumaş yanıyordu şimdi eşsiz bir boğaz gibi Tüm pandaların hatrına kitaplara konu olacak bir ağaç belgeseli Demeye kalmadan hıçkırıklara tutularak ağlayan kuru pastalar İnanır mısın? birkaç saat önce aklımdan sen geçmiştin Bu öyle bir geçmeydi ki, yıllar sürecek trafiğin kıvılcımı gibiydi Ben ağlamıştım sevinçten yahut hüzünden Sevinçlerimi bir salıncakta sallandırdımdı Kaç sallanış bu? -aşkla sallanış- Biliyorsun işte her şey bekler seni en derinlerde Yani şarkılarım, sularım ve bileklerim Hep seni bekler ve özler işte Öyle ya, hüzünlerim hep mevsimvariydi Kar yağmıştı karayollarına; Ellerime dolmuştu tebessümlerin Ve kapalı bir şeritten ite-kaka geçen develer Zırhlı ve silahlı develer Amanın tanrım! ben böyle deve görmedim ömrümde Birisi sormuştu çok koyu esmer birisiydi ağzı gül şarabı kokardı Edasıyla kuklalar oynatan ve uzun bir tütün içen -vapurlar ne olacaktı?- Desenize siz şuna yukarı mı sürmeli aşağı mı Ve ben: vapurlar tabi ki de yukarı sürülmeli Çünkü bana kalırsa her yer mavilikti, göktü ve denizdi Tebessümlerin ve sarılışların gibi Eminönü sahilde yukarı giden birkaç vapur kalktı işte yine usul usul Sonrası yeşil kumaşlarla sarılan pandanın varlığıyla alakalı Kuşlar gagalamıştı onu işte martılar Sarıl hadi, sarıl Sen sarılırsan camiler aydınlanır Yeşillenir camiler, hem camiler yeşillenirse müzelerde kapanır Şimdi her şeyi boş verelim ve ellerinden başlayalım söze Bir ağaca sarılır gibi bana sarılan ellerine İnanır mısın? kaç hatim indirdim geceleri acımasın diye Yalnızlığımı bölüşmüştüm seninle Bölüşmüştüm işte ve sanat galerileri açılmıştı -Karllar ve Leonardolar öfkeli- Öyle de güzeldi işte tanrım Öyle de güzel gözleri vardı Bir son dakika golü kadar apansızdı Balıkların yemekleri kadar tatlı ama yakan Baktıkça bakılan çok da çekilen Hatta çektiren Şimdi bak benim ellerime her yer kan revan içinde Kördüğüm olmuş, bağlanmış birbirine Menekşelerle donatılmış bir mezarlık kadar amiyane Amanın tanrım! bize bir duble daha votka Olur olmadık sevdalarım geldi yine Bir gün ağlarsan diye cebimde sakladığım o kan kokan mendiller, sinema biletleri falan Öyküler dizilmişti sıraya bir asker gibi Dizilmişti dediğime bakmayın onlar hep öyleydi, Sayın tanrımın hikmeti işte Ey güzel abiler beni biraz dinleyin Benim bir derdim var ama dert de değil bu Bir sevda, bir takıntı, bir tutku Amanın tanrım! sonu hiç uğramasındı |
Saygıyla.