SES VE IŞIK KIRILMALARImermerler çatlıyordu alınlarımızdan damar yerlerimizden duyduğumuz seslerden gözlerimiz kamaşırken sevdiğimiz bütün çiçeklerin dallarında bahar açıyor sandık ışık ellerimizde, sesler kulağımızda , işte buna aldandık .. duvarlara ellerimizle değil belki , resim çiziyorduk hasretten hayallerin bile çok ötesinden , uzakta bütün gök gürültülerinden ışık yedi rengimize emanet , bir vapur dumanı gibi tütüyordu dediğimiz hasret bugünlerimizi, buğulu dünlerin içine çekiyordu . güneş yüksek ağaçlardan dökülürken , sabahın açlık vakitlerinde biz uyanmadan ayrı sevişmelerde , dudaklarımız kan-ter içinde ellerimiz düşüyordu akan nehirlere , gözlerimiz ve ayaklarımız suda gölgelerimiz büyürken , küçülmelerden oluyordu sancılarımız . önce çobanların kavalında bir ninni , anne sıcağından sevgili ezberdeki türkülerimizi söylerken , çocukluğumuzun dilleri ölü cellatların kör ellerinde , ilerlemiş hükümlerimiz sallanıyordu kulağımıza elden düşme oyuncakların son çığlıklar saklanıyordu . kırılmıştı artık bütün duygularımız iliklerimizin boşaldığı yerden dalgalı denizlerin yol göstermez fenerlerinden uzak limanlara düştük , çizgilerimizin masum tarafındaydık ışığın ve sesin olmadığı yerde , yazık öykülere yazıldık .. CEVAT ÇEŞTEPE |
yitirdim sandığınız hisler ve acı da olsa belki özlediğiniz dünler,farklı bir tarzda dolu dolu düşmüş.
tebrikler,saygılar