Sokak lambasının ışığı altına iki gölge geldi…
Önce sarılıp-öpüştüler…
Sonra ne olduysa itişip-kakışmaya başladılar…
Daha sonra da yumruklaşmaya….
Onları gören başka gölgeler de geldi sokak lambasının ışığı altına…
Önce aralarına girip kavga edenleri ayırmaya çalıştılar…
Sonra ne olduysa onlar da birbirleriyle itişip kakışmaya başladılar…
Daha sonra da yumruklaşmaya….
Kavga edenler sokak lambasının ışığı altına sığmamaya başladılar…
Önce sokaklara taştılar…
Sonra caddelere., meydanlara ve bütün şehre., bütün şehirlere.,
Daha sonra ülkelerine ve giderek yeryüzüne…
Ben., olan-biteni tül perdemin arkasından izledim…
Önce biraz tereddüt ettim…
Sonra dayanamayıp sokağa çıktım…
Ve çıkar çıkmaz da bir yumruk yedim gözümün üstüne…
Anında bir yumrukta ben savurdum…
Daha sonrasını hatırlamıyorum…
. . .
. . . ,
Önce sokak lambaları söndü…
Sonra güneşin ilk ışıkları düşmeye başladı...
Yeryüzüne., sonra ülkelere., ülkelerin şehirlerine...
Şehirlerin meydanlarına., caddelerine., sokaklarına…
Daha sonra geceden kalan izleri toplayıp bir çukura gömdü arşivciler-tarihçiler beraberce...
Geride sadece bir ses kaldı geceden., siren sesi gibi...
Ya da bir çocuk çığlığı…
. ,

FİLM BÖYLE BAŞLADI..........

Cevat Çeştepe