YOK EDİLEN GÜNLERDE. (sessizlik…..) --bir kurumuş yalağın başında., susuz bir çeşme., ölü göçmen kuşların., terk edilmiş göç yollarında… sen de farkındasın değil mi., doğa sanki kulaklarını kapatmış kuruyan ağaç., çatlayan toprak ve solan çiçeklerin feryadına… bak., bütün nehir yatakları nasıl da taş-toprak hele şu dökülen gözyaşları da olmasa., bu susuzluk canımın içi., ağaçlar gibi denizleri de kurutacak… , (sessizlik…..) --sallarken boş salıncakları., barut kokulu rüzgarlar., zincirlerin çığlığının ortak makamı., güneş tutulması… işte görüyorsun., tanrı bile çoktan vazgeçmiş dinlemekten uyku önceleri., ninni söyler gibi okunan o masum duaları… bu gün sadece doğarken ağlamıyor çocuklar her yeni oyun içinde bir şeytan tuzağı., artık bomba gibi., mermi gibi., ölüm gibi patlıyor oyuncaklar… , (sessizlik…..) --takvimler dökmeye başlayınca yarının yapraklarını., son vapur çözer palamarlarını., iskele babalarından… şimdi ne toprak kabul ediyor tohumu., ne çiçekler kokuyu kağıt bile siliyor kalemin yazacaklarını., daha yazılmadan… gidecek yeri yok allı turnanın., türküler suskun saz ses vermeyince dört duvar arasından., yok edilenler bir siyah kefen gibi., örter üstünü umudun… . . . . . --son pişmanlık hesaplarının karşılığı yoktur mizanlarda., bir kere başlayınca yok etmeler., açılır yok oluşların kapısı… bu günlerde ciğerime engerek zehrinden de beter doluyor çektiğim her nefes sigarada., binlerce tonluk nikotin acısı… , --son pişmanlık öncesi son umut., hep birden çalmasında., herkesin duyacağı kampanaların kış uykusundan uyanmanın., başka çıkış yolu da kalmadı… kalmadı canımın içi başka yolu., yok edilenleri geri almanın… Cevat Çeştepe |
yananlar ülkesine
Saygılarımla