LİMANDAaltından boz bulanık sular akan mavi denizlerime sen martı kanadında gölge olup ne güzel düşüyorsun öyle … her taşında bir şairin, şiir gibi imzası olan bu koskoca şehirde bir liman düşün ki, hiçbir şey benzemiyor seni beklemelere … yani böyle bir limanda işte ellerim ter içinde bir yakamoz olup bir başka dansın içinde mor bir gecenin aydınlığında ışıklar hep yanıyor gibi gülümsüyorsun sanki gülüyorum gibi …. aynı iskele rıhtımına yanaşmış iki gemiyiz, yan yana seni bağlayan palamarları uzatıyorsun, oysa çoktan avuçlarımda … hele en parlak yıldızlar saklanarak yağmaya başlarsa rüyalarıma işte o zaman canım, hiçbir şey benzemiyor seni yaşamalara … akşam güneşi düşer üstüme hep bu saatlerde kampanaların dümene el attığı bu saatlerde iki çocuğun özgürlüklerinde saklı yürekler bir isyanın bastırılmış kahkahası gibi. anlatabiliyorum sanki anlıyorsun gibi … uğurlama vakti değil dolunayın, geceler bitmedi daha ama bütün limanlar da böyledir işte, yaşar bilinmez yakamozlarla… olabilseydik diyorum şimdi, sana topladığım çiçeklere birden çocukların özgür çığlıkları gibi, nasıl oynardı yerler yerinden … ben yazamıyorum ne kadar zorlasam da ellerimi yani hiçbir şiir yazamıyor seni sevmelerimi yetersiz bir yanım var belki ondandır bir gece aniden uyanıvermek gibi seni düşlüyorken sanki düşlenirmişim gibi … üstünden köprüler geçen bir denizdeyiz denizi köprülerden izler gibi izliyor gözlerimiz öylesine mavi, çok mavi, masmaviyiz ne gemileri yanaştırdık bu limana, ah bir bilseniz … CEVAT ÇEŞTEPE |