çığlıkçığlık... Tel teldi düşlerimin kıyısında dolaşan saçların Kumsaldan çekilen yosun kokulu kum Rıhtımı dolduran yakamozdu sırtımıza asılan Geri duran başı dik dağlara salınırdı gölgemiz… Sarılırdı şarkılar üryan akşamlara yüzünde hüzün Mahpus hasretlikler susardı içtiğimiz bir bardakta Dudağından kalma bir zaman dolardı şarabıma Aklım körkütük sallanırken darağaçlı anılarda… Sen bahar getirirdin sonbaharlara Tenin güz güneşiyle dolarken içime Hiçe saymadan kuşluk vakti ötüşen kuşları Şafak gözlerin olurdu uykusuz pencereme oturan… Bu yüzden saymam ben mevsimleri Ellerimde ıslak bir nisan yağmuru Başımda eskiden kalma kar beyazları Açsam şimdi gittiğin paslı kapıları Sensizliğin çığı gibi düşer içimdeki çığlığa Ama sen duymazsın Yeni bir çağ açıyorken yüreğimdeki yokluğun … “ varsın gelsin göğsüme sarı sonbahar, sen gerisini salla gitsin rüzgarlarda akşamları…” |
Yüreğimde hissederek okudum şair arkadaşım.
Saygılar alkışlar İzmir'den.