Onu nasıl anlatsamAslında kimselere benzemiyordu kimsede ona Ona ulaşmak çok zordu yada kimse istemezdi Merhabasına selamına nail olan ödül sayardı Soğuk çok soğuk ve bir o kadarda sessiz sakindi Ne zaman karşılaşsak gözleri derin bir uzaklık O uzaklıkta bir uçuruma girerdik her ikimizde Çok zaman geçti aradan ayni yerde ve çokça Olmaz denilen oldu biz konuşuyorduk artık İnce dal gibi bir kadındı ince yüzlü sarışınca Buzdolabı diyordu çoğu çoğu yaban şeyler Romanlar konuştuk şiirler seslendirdik hep Uzun çok uzun yürüyüşler yaptık beraberce Aşk dair ne varsa konuştuk hiç gerek yokken İkimizinde birincileri ikinciler vardı hayatta O uzun konuşmalarda geçti hep pasaj parça Çaylar yemekler yemeklerimiz uzun uzundu Bir kere bana geldi bir tek kere çılgıncaydı Masum bir yağmurdu yağmakla yağmamakta Sisin bulutun şimşeklerin ortasında kalmışça Ve öyle sessiz öyle derin öyle hırçın bir başına Yağdı yağdı fırtına oldu borana tipye dönüştü Aktı buzulların altından kayaların arasından Güneşin sıyrılışında güne dikeldi kartalca Ellerini ensesine kenetledi son bir nefeste Birikti toparlandı yine bir buz parçasına Beni aldığın yere bırak dedi usulca sessizce Bir kere geldi bana bir tek kere sonsuzca Bir daha sözü edilmedi hiç konuşulmadı Onun her şeyi vardı her kesi vardı herkes gibi Hep yalnızda yanında ne bir erkek ne kadın Ne bir avdı ne bir avcı karaya düşmüş bir inci Büyük derin bir denizdi uzaklarda buz kesmiş Ahmet Coşkun |