Kaç yaşındaydı ki bu ağaç Kaç halkası vardı Gövdesindeki kır çiçeklerinin otağında? Kaç misafir ağırlamıştı yağmur çamur demeden Su toplayan ayaklarının kavuklarında?
Yaşanmışlık mıydı onu dallandıran Her an basacakmış gibi bağrına; Yoksa yaşamak mıydı köklerini sağlamlaştıran? Ne o merak eder gibiydi, Ne de ben cevap bulabilmiştim Hazinemdeki altın sorulara; Cep delik cepken delikti yine Varlıktan yana…
Hüzne tanık kemane ruhlu Bülbül, Gül’sün artık diyor Şu garibanında yandan çarklı kaderi; Divaneye dönmüş sanki Yatağında dere Ç/ağlıyor alası mühürlü kefaline, Çakıl taşlarında sağır edici ağıtlar var Batıyor an be an yerin dibine Yalnızlık esaretindeki sazlıklar…
Güneş terlemiş sanki Süzülüyor sarısı damla damla Saçlarından, El sallıyor masumane Kaçırırken gözlerini Kahve yüklü dağların arkasından… Kıyamam, dökme sarını yeşile Ara renk yok ki bende…
Geçit töreni var bulutlarda, Önce beyazlar saçıyor nurunu, Griyi çalanların ayak sesleri Sarsıyor gölgesini kara bulutların Ta ciğerinden, Şifayı kapmışçasına döküveriyor incilerini Hazan yüklü maviler…
Sen çok yaşa! İyi yaşa; dercesine kanat çırpıyor Güvercinler;
Ve gövdesinden besleniyor yaşlı ağaç Rahmet düştükçe kıvrak yapraklarından İnsanoğluna ibreten dik, eğilmeden; Ölmek için büyüyor; Yaşamak için küçülürken…
Kaç basamağı vardı ki hayat denen binanın, Sığar mıydı bir ağacın küf kokulu halkalarına Yaşam, yaşamak pahasına ?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hayat Bir Ağaçta Kaç Halkaya Sığar ki ? şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hayat Bir Ağaçta Kaç Halkaya Sığar ki ? şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
O koca ağacın çiçeklerle bezeli gölgesinde
Oturup dinlemek isterdin tabiatın sessizliğini
Hoşça kal