Harflerin gebeliği
İsimsiz bir yangındın, cisimsiz bir tutku,
bir his, hava gibi ve nefesin sesi gibi. Ateş gibi kor ama ateşin renklerine körlükten, sen sadece bir hayaldin, cisme aç bir hayal. Harftin sevgili, ilkin sadece bir harf, yokluğunda mananın mefhumlaşamdığı; sığıntı bile olamayacağı ve harflerin imdadına koşan bir harf. Tufan’ın ilk ve son darbesi gibi derin ve vurucu. Heceydin sevdiceğim, bir heceydin sen, acemi ağızların hoş lakırdı, bir yabancı şivesi. İlmin cehaleti duruladığı ve cehaletin ilim açlığıydın, harfin bir büyüğü, kelimenin küçüğü bir heceydin sen. Kelimeydin kadınım, tılsımlı bir kelime, kelimeler kainatındaki en güzel gezegendin. Şaire ve şiire soluk veren ve âb-ı hayat olan, kalemin ve kelamın mutlak kudretiydin sen. Harf, hece, kelime, kıraat familyasının anasıydın. Koynuna al beni baba et yetimlerine, kırk sene beklemişliğin vuslat sevinciyle. Harflerin gebeliğiydin, tohumumu büyüten, saran, sarmalayan ve terbiye eden. Taşıdığın masalları kulağıma fısıldayan, yaşamın kokusuyla ruhumu sıvayan. Gözlerini ver bana ve kokla beni, kok yalnızlığımda ve avucuma kon. İster kelebek ol kalbimle oynaş, istersen vahşi bir kuş ol gaganla yarala. Kirpiklerini sür gamzelerime, renkleri sür asabiyetime. Yönüm ol ve yönsüzlüğümde pusulam ol, istersen yolum ol yollu et beni. Harf, hece ve kelimem kal, hoş bir esaret yaşayayım seninle. Ve acıma kır kalemimi, anadilim gibi acıt yüreğimi. Urgan diye ellerin sarsın boğazımı, avuçların yalarken şah damarımı. İster şefkatle, ister şehvetle, ısır dudaklarımı... 10/09/2013 Çanakkale |