Notaların çığlığı
Notaların dili bağlandı, sustu ve lâl oldu notalar,
haykırışlarını içine gömen çaresiz dul kadın gibi. Sustu notalar, notaların evleri cilalı tabutlar, söz sustu, uçan bir şey kalmadı. Yazı suya karıştı, kalemin beli kırıldı, harflerin başı kesilirken, sahifeler kül oldu. Çocuklar kentlerden taşındılar, bulutlara göçtü çocuklar. Masumiyet göğe taşındı, güvercinlerin kanatları üzerinde. Sonra kasvetli düş ağrıları, yanık türkülerden arda kalmış davudi inlemeler. Cüzzam kene gibi uzuvlarımızı kemirirken, beyaz kirlenecek, siyaha bandırılmış ruhları kuşanacağız. İçimiz çatı arası dağınıklığı, ve zemin rutubeti. Ruhumuz çatı yalnızlığını libas gibi kuşanmış. Sema güvercin ve çocuk fısıltılarıyla, yer boğuk inlemelerle feryatlara boyanmış. Zaman makberlerden hortlayan bedenler gibi ürkütücü, kulak ver, dinle, odaklan... Uçurumların dibinden yankı yapıyor gömülü çığlıklar, hâlâ duymadın mı? 11/09/2013 Çanakkale/ Biga |